Emredilenleri yapmak kıymetlidir

Zamanımızın Müslümanları, farzları nafilelere sarılıyor, farzları ehemmiyetsiz görüyorlar.   Sual: Müslümanlardan bazısı, kazaya kalan namaz, oruç, zekât borçları varken, nafile namaz...

Zamanımızın Müslümanları, farzları nafilelere sarılıyor, farzları ehemmiyetsiz görüyorlar.
 
Sual: Müslümanlardan bazısı, kazaya kalan namaz, oruç, zekât borçları varken, nafile namaz kılmakla, oruç tutmakla ve sadaka vermekle meşgul oluyor. Böyle yapmak, dinimiz açısından uygun mudur?
Cevap: Konu ile alakalı olarak İmâm-ı Rabbânî hazretleri, Mektûbât kitabında buyuruyor ki:
“Her şeyden önce, Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiği, kitaplarında yazdığı itikadı öğrenmek ve imanını buna göre düzeltmek lazımdır. Ondan sonra, fıkıh ahkamını öğrenmeli, farzları yapmaya sarılmalı, helale, harama dikkat etmelidir. Farzların yanında, nafile ibadetlerin, hiç kıymeti yoktur. Zamanımızın Müslümanları, farzları bırakıp nafilelere sarılıyor, nafile ibadetleri yapmaya ehemmiyet verip, farzları mesela beş vakit namaz kılmayı, ramazan ayında oruç tutmayı, zekât, uşur vermeyi, borç ödemeyi, helali, haramları öğrenmeyi hafîf ve ehemmiyetsiz görüyorlar.
Olur olmaz yerlere birçok para sarf ediyorlar da, bir kuruş zekâtı bir Müslümana vermeyi benimsemiyorlar. Hâlbuki, bilmiyorlar ki, bir kuruş zekâtı yerine vermek, binlerle lira sadaka vermekten, kat kat daha sevaptır. Zekât vermek, Allahü teâlânın emrini yapmaktır. Sadaka ve hayratın çoğu ise, şöhret, hürmet ve nefsin şehvetlerini kazanmak için olur. Farzlar yapılırken araya riya, gösteriş karışmaz. Nafile ibadetlerde ise, gösteriş çok olur. Bunun içindir ki, zekâtı, aşikâre, açıkça vermek lazımdır. Bu suretle insan iftiradan kurtulur. Nafile sadakayı, gizli vermelidir ki, kabul olma ihtimali fazla olur. Sözün özü şudur ki, dünyanın zararından kurtulabilmek için, İslamiyete yapışmaktan başka çare yoktur. Dünya zevklerini büsbütün bırakamıyanların, hiç olmazsa, hükmen terk etmesi, yani dünyayı terk etmiş sayılmaları lazımdır. Bunun için de, her sözü ve her işi İslamiyete uygun yapmalıdır.”
           ***
Sual: Müslüman olmadıkları hâlde, İslamiyetin bildirdiklerine uygun iş yapanlar, bu yaptıklarının karşılığını ahirette görürler mi?
Cevap: Gayr-i müslimlerin, bazı emellerine kavuşmak için, İslamiyete uygun işler yapmaları, dünyada faydalı olur, böylece rahat, mesut yaşamalarına sebep olur ise de, kıyamet gününde fayda vermez. Çünkü onlar, imanla şereflenmemiştir. İbadetlerin kabul olması, iyiliklere sevap kazanabilmek için, iman sahibi olmak lazımdır.
 
Sual: Müslümanlardan bazısı, kazaya kalan namaz, oruç, zekât borçları varken, nafile namaz kılmakla, oruç tutmakla ve sadaka vermekle meşgul oluyor. Böyle yapmak, dinimiz açısından uygun mudur?
Cevap: Konu ile alakalı olarak İmâm-ı Rabbânî hazretleri, Mektûbât kitabında buyuruyor ki:
“Her şeyden önce, Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiği, kitaplarında yazdığı itikadı öğrenmek ve imanını buna göre düzeltmek lazımdır. Ondan sonra, fıkıh ahkamını öğrenmeli, farzları yapmaya sarılmalı, helale, harama dikkat etmelidir. Farzların yanında, nafile ibadetlerin, hiç kıymeti yoktur. Zamanımızın Müslümanları, farzları bırakıp nafilelere sarılıyor, nafile ibadetleri yapmaya ehemmiyet verip, farzları mesela beş vakit namaz kılmayı, ramazan ayında oruç tutmayı, zekât, uşur vermeyi, borç ödemeyi, helali, haramları öğrenmeyi hafîf ve ehemmiyetsiz görüyorlar.
YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Zekâtı verilmeyen mallar 25 Mart 2024 | 324 Okunma Mübarek üç aylar 07 Ocak 2024 | 121 Okunma İslamiyete hürmet edenle etmeyenin farkı 06 Ocak 2024 | 63 Okunma Cihad, çapulculuk değildir! 05 Ocak 2024 | 141 Okunma Mübarek isim ve resimleri yere sermek 04 Ocak 2024 | 101 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar