Yaşlılık hâlâ ‘zor zanaat’ mı

“Yaşlılık zor zanaat!” cümlesini önce çocukluğumda rahmetli dedem Süleyman Efendi’den sonraki yıllarda da rahmetli babam Abdullah Efendi’den çok sık ve üzülerek işittim.

Her ikisinin de yaşlılıkla ilişkili kronik bazı hastalıkları/sorunları vardı. Ve bu nedenle bana sorarsanız yakınmalarında hiç de haksız sayılmazlardı. Çünkü o yıllarda yaşlılık demek “baston” demekti. Yine o yıllarda yaşlılık demek “çay bardağı tabanı kadar kalın bir gözlük camı” ile yaşlılığa bağlı görme kaybını telafi etmeye çalışmakla aynı şeydi. O yıllarda yaşlılık aynı zamanda daha az duyup daha zor işitmekle adeta eşdeğerdi.

Belleğin yaşlandıkça beyne yavaş yavaş veda etmesi ise son derece normal bir şeydi. Ve en az unutkanlık kadar, en az eklem ağrıları, en az derin bir yorgunluk hali gibi sorunlar kadar uyku kayıpları, hatta ruhsal çökkünlükler yaşlılığın ayrılmaz yol arkadaşları gibiydi. Özetle benim çocukluğumu yaşadığım 1960’lı 70’li yıllarda 60’lı yaşlara ulaşabilmiş hele hele 70’li yaşları tamamlamayı başarabildiyseniz mutlaka ama mutlaka “DAHA AZ” ve kesinlikle “DAHA EKSİK”tiniz. Peki, ya şimdi? Şimdi nasıl? Yaşlılık hâlâ zor bir zanaat mi? Bence değil.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Genetik ‘out’ yaşam tarzı ‘in’ 21 Ekim 2024 | 548 Okunma Kritik rakamlar: 44-60 19 Ekim 2024 | 692 Okunma Mahşerin dört atlısı 17 Ekim 2024 | 731 Okunma Yeni bir tehdit: Kronik hastalık pandemisi 14 Ekim 2024 | 566 Okunma Gelecek iyi gelecek 12 Ekim 2024 | 328 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar