Toksik obeziteye dikkat edin

Tüm toksinler doğal arınma sistemlerimizi çalışamaz hale getirerek, metabolizmamızı bozabiliyor. Hormonal dengemizi bozup bizi şişmanlatabiliyor. Toksinlerin farklı çeşit ve dozları var ve bunların her birinin bize...

Tüm toksinler doğal arınma sistemlerimizi çalışamaz hale getirerek, metabolizmamızı bozabiliyor. Hormonal dengemizi bozup bizi şişmanlatabiliyor.

Toksinlerin farklı çeşit ve dozları var ve bunların her birinin bize akıl almaz fenalıklar yaptığı kesin. Bu fenalıklardan birinin de kilo sorunu olduğu ise yeni ve mühim bir bilgi. İstisnasız tüm toksinler doğal arınma sistemlerimizi çalışamaz hale getirerek, metabolizmamızı bozabiliyor. Hormonal dengemizi bozup bizi şişmanlatabiliyor.
Hem trans yağ, nişasta bazlı früktoz veya şekerlenmiş ve yanmış maddeler yani AGE’ler gibi kimyasal pislikler, hem de endişe, korku, kıskançlık, pişmanlık ve benzeri ruhsal toksinler bizi zehirliyor.
Obezite salgınının en yaygın görüldüğü ülkeler de zaten, bu ikili toksin kıskacının yoğun olduğu yerler. Muhtemeldir ki bir toksik kilo problemi var ve bizi biraz da toksinler yağlandırıyor.
Pek çok besinin içinde şu veya bu şekilde ağır metal var. Deniz ürünlerinde cıva, kurşun, kadmiyum, sularda arsenik riski pek dikkate alınmıyor.
Ne var ki her gün daha fazla insanda “ağır metal toksisitesi” belirleniyor. Bunların tümü “mitokondri zehri”. Özellikle cıva mitokondrilerin canına okuyor. Sorun sadece ağır metallerle sınırlı kalsa neyse...
Gıdalardaki kimyasal artıklar da (böcek öldürücüler, antibiyotikler, hormonlar) birer mitokondri zehri. Bunların da en azından “fazla kilolu” olmamızda, “kilo direnci” sorununu aşamamamızda payları var.
Peki ya bisfenol ve diğer fitalatlar? Pet şişeler, damacanalar bisfenol içeriyor mu? Bisfenol hormon dengemizi bozup kilo aldırabiliyor mu?
Sorunun yanıtı güçlü ve net bir “EVET” olmalıdır.

Şişmanlatan toksinler neler

◊ Nişasta bazlı früktoz ve endüstriyel şeker içeren her şey
◊ Aşırı gluten yükü
◊ Ağır metal toksisitesi (cıva gibi)
◊ Alkol tüketiminin yaygınlaşması
◊ Probiyotik fakirliğine bağlı endotoksinler
◊ Giderek artan asit yükümüz
◊ Bazı ilaçlar (antipsikotikler, antidepresanlar...)
◊ Ruhsal toksinler

Ton balığı salatası mı mercimek salatası mı

Protein, en çok hayvansal ürünlerde bulunan bir besin unsuru. Et, tavuk ve balık, süt ürünleri (süt, yoğurt, peynir, ayran) ve yumurta en güçlü ve kaliteli protein kaynakları.
Protein kaynakları içinde balık çok fazla ihmal ettiğimiz bir besin. Balık tüketimimiz çok yetersiz. Oysa hem iyi bir protein deposu hem de güçlü bir omega-3 kaynağı.
Balık üstelik elzem amino asitleri içeren, sindirimi kolay bir protein kaynağı. Ton balığının 100 gramında 25 gram kadar protein var. Bu miktar bazı ton balığı türlerinde 27-28 grama çıkabiliyor.
Dolayısıyla 100 gram ton balığı konservesi veya ızgara ton balığı tüketen biri günlük protein ihtiyacının yaklaşık yarısını karşılama şansı buluyor. 
Üstelik yanında bol omega-3, bol B grubu vitamin, bol potasyum, demir ve selenyum kazanıyor. Bitkisel gıdalardan bakliyatlarda da bol miktarda protein olduğunu hatırlayalım. Örneğin mercimek, maş fasulyesi, bezelye oldukça zengin bitkisel protein kaynakları.
Bakliyat grubu besinlerin her 100 gramında yaklaşık 8-10 gram civarında protein var. Örneğin bir su bardağı dolusu mercimek ile 60 gramlık tam yağsız sığır filetosunda hemen hemen aynı miktarda (17-18 gram) protein var.
Ayrıca bu miktardaki mercimekten 1 gramdan bile az yağ kazanırken, aynı miktar sığır etinden en az 5 gram doymuş yağ kazanıyorsunuz. Eğer bakliyat grubu besinleri protein bakımından daha da zenginleştirmek istiyorsanız onları et (etli nohut, etli kuru fasulye), pilav, yoğurt ile birlikte yiyin.
Bitkisel protein zengini besinler listesine fındık, badem, ceviz, fıstık gibi kuruyemişleri de eklemeyi unutmayın.
Başlıktaki sorunun yanıtı bence şu: Bol mercimek (haşlanmış) eklenmiş, kabak çekirdeği taneleri, kırık bademlerle zenginleşmiş bir ton balığı salatası mükemmel bir protein ziyafetidir.

Hangi kuruyemiş?

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Beslenmede yeni bir çağ başlıyor 20 Nisan 2024 | 355 Okunma Yeni bir iyi hayat sırrı: Sinaptik plastisite 18 Nisan 2024 | 526 Okunma Hangi vitamin daha değerli 15 Nisan 2024 | 726 Okunma Şeker tadında bayram olsun 11 Nisan 2024 | 71 Okunma Yorulmazsanız kötü yaşlanırsınız 08 Nisan 2024 | 584 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar