Organlarınızı bağışladınız mı

Hürriyet yazarı Osman Müftüoğlu bu. hafta 'Organlarınızı bağışladınız mı' başlıklı yazısını kaleme aldı.

Ülke olarak organ nakli alanında dünyanın hemen her ülkesiyle yarışabilecek düzeyde muazzam bir bilgi birikimine ve tecrübeye sahibiz.

Bu seviyeye de öyle kolay kolay gelmedik. Ülkemizde ilk organ nakli -kalp nakli- 70’li yılların ortalarında yapıldı ama bu sürece geniş kadrolarla girmemiz 1980 ve sonrasında söz konusu oldu. Hemen belirteyim, ulaştığımız bu başarılı seviyede pek çok hocamızın emeği var. Ama o emektaşların bana göre en ön sırasında Prof. Dr. Mehmet Haberal Hoca yer alıyor. Prof. Dr. Mehmet Haberal, hem Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde hem de daha sonra kuruluşunu bizzat gerçekleştirdiği Başkent Üniversitesi’nde sadece ulusal değil, uluslararası düzeyde de çok önemli başarılara imza attı ve organ nakli alanında yalnızca ülkemiz için değil dünya için de pek çok gelişmenin öncüsü oldu. Peki, organ nakli meselesinde hangi noktadayız? Daha doğrusu biz sağlıklı insanlar organlarımızı bağışlama konusunda yeterince duyarlı mıyız? Maalesef hayır. Peki, neden?

KÖTÜ HABER BU SAYILAR YETERSİZ

Her yıl giderek artması gereken organ nakli rakamlarında arzuladığımız rakamları yakalamaktan hâlâ çok uzağız. Öncelikle böbrek nakli olmak üzere her türlü organ nakli için mükemmel merkezlerimiz, tecrübeli doktorlarımız ve son derece yetenekli sağlık kadrolarımız olmasına rağmen özellikle kadavradan nakiller konusunda hâlâ ve maalesef istediğimiz noktaya bir türlü ulaşamıyoruz. Ulaşabildiğimiz mevcut organ nakli rakamlarının çoğunu canlıdan canlıya nakillerle elde edebiliyoruz.

Uzmanlar her gün en az 7 vatandaşımızın organ nakli olamadığı için yaşamını yitirdiğini söylüyor. Kısacası organ nakli bekleyen hastaların sayısı maalesef hızla artıyor. Bu nedenle her yıl 3-9 Kasım tarihleri arasında “Organ ve Doku Bağış Haftası”nda gündeme getirdiğimiz bu önemli eksikliğimizi daha sık ve çok gündemde tutmamız lazım. Lütfen organ bağışı konusunda daha duyarlı olalım ve daha çok insana, daha çok hayata, daha çok ömre dokunmaya ve ömür katmaya çalışalım.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Ekmek mi şeker mi 29 Nisan 2024 | 1.151 Okunma Yeni yaşınız kutlu olsun... Epigenetik yaş 25 Nisan 2024 | 475 Okunma Epigenetik besinlerde ilk 10 22 Nisan 2024 | 441 Okunma Beslenmede yeni bir çağ başlıyor 20 Nisan 2024 | 527 Okunma Yeni bir iyi hayat sırrı: Sinaptik plastisite 18 Nisan 2024 | 538 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar