‘Demokrasi’ ebedi durak mı, yoksa koşulların ürünü mü?

Dünyada ‘Demokrasi’nin sonu mu -2 Kaç yıl oldu, Der Spiegel’de, Singapur’un tanınmış bir siyaset bilimcisi ile söyleşi okumuştum. Dergi editörü, Singapur’daki otoriter rejimi ve uygulamalarını...

Dünyada ‘Demokrasi’nin sonu mu -2 
Kaç yıl oldu, Der Spiegel’de, Singapur’un tanınmış bir siyaset bilimcisi ile söyleşi okumuştum. Dergi editörü, Singapur’daki otoriter rejimi ve uygulamalarını “demokratik” bulmuyor, alabildiğine eleştirel sorular yöneltiyordu. Singapurlu da, Batı’nın anlayışı ile Doğu’nun yaklaşımındaki kültürel farklılıklara dikkat çekiyordu. Öyle bir çekişme ile bitmişti söyleşi. Kim bilir arşivimin hangi cehenneminde şimdi? 
Bu söyleşinin aklımda kalmasının temel nedeni, Batı’nın demokrasiyi ezeli ve ebedi bir “son” olarak görmesiydi.. zaten daha sonra da yeni liberal demokrasi ile “Tarihin Sonu” ilan edilmemiş miydi!

Soruyu yöneltmenin tam zamanı 
Batı’daki çok yönlü gelişmenin gelip dayandığı nokta, “çok partili, kuvvetler ayrılığınave hukukun üstünlüğüne dayalı demokratik sistem” oldu. Ayakta kalması ve gelişmesi, diyelim ki 200 yıllık bir süreç içinde, adım adım ve krizler, savaşlar sonucu gerçekleşti. Dünkü yazımda konuya giriş yapmıştım. 
Demokrasi, hukuk, basın ve insan hak ve özgürlüklerinin bugünkü üst düzeyde “yerleşik düzen”e geçişleri, ancak refah toplumu yaratılması sürecinde gerçekleşti. 
Sorumuz şuydu: Peki, refah toplumu kendi sınırlarına dayandığında, demokrasi ne olacak?.. Öyle zamanlarda yaşıyoruz, belki bu soruyu yöneltmenin zamanıdır. 
Batı, refahını bir zaman ölçeği daha sürdürebilir mi, evetse nasıl?

Mümkün olabilir, ama: 
Sermayesine, mal ve hizmetlerine yeni büyük piyasalar- coğrafi alanlar daha yaratabilirse.. 
Rusya’nın eteklerinde, Ukrayna vb. üzerindeki savaşın temel nedeni budur. Ortadoğu ve Kuzey Afrika da öyledir. Otoriter rejimlerin yıkılarak, Batı’nın egemenliğini kurabileceği bir araç olan “demokrasi” ve parlamenter sistemin dünyanın her yerinde “Batı kültürü” olarak yayılması, tabii bunun arkasından, ayrılmaz bir sonuç olarak, pazarların Batı egemenliğine tam entegre edilmesi.. 
Gelişmekte olan Afrika’da Çin bu oyunu bozdu ve bozuyor. Mesela verdiği kredilerden neredeyse faiz almayarak. (Çin’in geniş ekim alanları, madenler vb. üzerine büyük satın alış konuları bunun dışında. Çin, bu anlamda Batı’yı da satın alıyor, o kadar muazzam servet biriktirdi). 
Çin’in bu politikası, Batı’nın Afrika’da piyasa yayılışının önünde önemli bir set çekiyor. Sonuç: Batı’nın hiç istemediği pazar daralması!

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
RTE ve Bahçeli’nin projesi: Öcalan DEM lideri, Demirtaş tasfiye 24 Ekim 2024 | 884 Okunma Parayı kontrol eden liderdir. Vasiyeti var mı? 50 yıllık iktidar sevdasının sonu 22 Ekim 2024 | 527 Okunma Ne yapmalı; pasiflikten aktifliğe yol arayışı... 21 Ekim 2024 | 99 Okunma Değersizleşen toplum ve vahşi yaşam savaşı 20 Ekim 2024 | 52 Okunma Milleti nasıl soysak, iktidar-banka el ele 17 Ekim 2024 | 145 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar