Bir öncü kadın Nermin Abadan Unat

“1936 yılında 15 yaşında tek başıma trene bindim Türkiye’ye geldim, bir daha annemi hiç görmedim." Avusturya’nın başkenti Viyana’da doğmuş, babasını 9 yaşında kaybetmişti. Türkçe bilmiyordu. Atatürk Türkiye’sinde okulların parasız olduğunu öğrenmiş, okumak için artık hayatta olmayan babasının ülkesine, büyük bir bilinmeze doğru yola çıkmıştı. Türkçeyi sonradan öğrenen bu genç kadın geçen hafta yüz yaşına girdi. Yetiştirdiği öğrencilerle Türkiye’yi etkilemiş, etkilemeye de devam ediyor.

SİYASAL’IN TEK KADIN AKADEMİSYENİ

Nermin Abadan, yedi sene gazetecilik yaptıktan sonra Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin ilk kadın öğretim üyesi olarak akademik hayata adımını atmış. Senatörlük yapmış, kadın haklarını kararlılıkla savunmaya devam ediyor. Nermin Abadan, Ankara’da Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde okurken hocamdı. Ben okula girdiğimde ilk eşi Yavuz Abadan’ı yeni yitirmişti.

68 olaylarının hengamesi içinde Nermin Hoca'nın, Siyasal’ın tek kadın akademisyeni olduğunu fark etmemiştik bile. Mülkiye diye birçok değişime öncülük etmiş okulumuzun ilk kadın akademisyeni 1960’larda hala ve yalnızca Nermin Hoca'ydı. Nermin Hoca, sonraki yıllarda bir başka hocamızla, öğrencilerine her zaman büyük bir anlayışla yaklaşan İlhan Unat ile evlenecekti.

1969 yılında bir işgal gecesi Cengiz Çandar, Mahir Çayan ve ben birlikte dekan İlhan Unat’ın evine gitmiştik. Bizi izleten dönemin İçişleri Bakanı Faruk Sükan’ın hışmına uğramış, “SBF Dekanı işgalci öğrencileri evine çağırıyor. Onları kışkırtıyor” diye suçlamıştı. İlhan Unat da o tarihlerde eşini kaybetmişti. Evdeki masasının üzerinde eşinin fotoğrafı duruyordu. Nermin Hoca ile İlhan Hoca 1972 yılında evlendiler.

Sonradan Nermin ve İlhan Unat hocalarımızla bağımız hep sürdü. Nermin Hoca, ilk eşi Kırım göçmeni Yavuz Abadan’a büyük bir hayranlık beslerdi. Onun geceleri umumi tuvaletin ışığında nasıl ders çalıştığını, yoksulluktan, çaresizlikten sıyrılıp ünlü bir bilim insanı oluşunun hikayesini anlatmaktan zevk alırdı. İlhan Unat da Nermin Hoca da eşlerinin fotoğraflarını masalarının üzerinde tutmaya devam etmişlerdi.