Bilimin fethi mümkün değil 68 üniversitesinden bugünün okuluna

1968 Ekim ayında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne (SBF) kaydoldum. Üçüncü okulumdu. Kaydım yapılırken, aynı zamanda sosyalist grubun 1. sınıf adayı olmuştum. O yıl SBF’de yeni bir yönetim...

1968 Ekim ayında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne (SBF) kaydoldum. Üçüncü okulumdu. Kaydım yapılırken, aynı zamanda sosyalist grubun 1. sınıf adayı olmuştum. O yıl SBF’de yeni bir yönetim biçimi deneniyordu: Yönetime okulun öğrenciler dahil bütün unsurlarının katıldığı bir model. Fakülte Karma Kurulu adı verilen bu kurul, 16 kişiden oluşacaktı.

4 profesör, 4 doçent, 4 asistan ve 4 öğrenci. Dekanımız, Profesör İlhan Unat’tı. Seçimler yapıldı, kurul seçildi. Seçilen isimlerden bazıları: Muammer Aksoy, Mümtaz Soysal, Kurthan Fişek, Cengiz Çandar, Oral Çalışlar, Hakkı Öcal, İlhan Öztrak, Türkkaya Ataöv… Dekanımız İlhan Unat’ın bize söylediğine göre Ankara Üniversitesi düzeyinde de Üniversite Karma Kurulu seçilecek ve her kesimden temsilci orada da olacaktı.

Biz SBF olarak ilki gerçekleştirmiştik. Toplantılara başladık. Kararlar oluşturduk. Ancak maalesef gelişmeler pek de bizi destekleyen bir yönde ilerlemedi. Üniversiteler çatışma alanları haline geldi, yönetime katılma modelleri gelişmedi. 1965-1970 dönemi, Türkiye’nin gelişme ve büyüme yaşadığı, hak arama açısından canlı olduğu bir dönemdi. Üniversiteler birer tartışma ve fikir üretim merkeziydi.

O yıllardaki tartışma rahatlığı ve serbestliği, sonraki yarım asır içinde bir daha pek görülmedi. Demirel’e, “Yollar yürümekle aşınmaz” dedirten bir ortamdaydık. Dersler canlı, öğretim üyeleri bugünlerle karşılaştırıldığında oldukça özgür, üniversiteler kıpır kıpırdı. Gelecek umudu yüksekti.

Siyasi iktidarlar, öğrenci hareketine, üniversitelerdeki canlı havaya sıcak bakmıyor, değişik yöntemlerle 'isyan'ı bastırmaya gayret ediyorlardı. 1961 Anayasası’ndaki liberal, özgürlükçü maddeleri tehlikeli görüyor, onları değiştirmek istiyorlardı. Biz gençler, bu kazanılmış ortamın kaybedilemez olduğunu sanıyorduk. İmkanları hoyratça kullanabiliyorduk. 45-50 yıl önce, üniversiteler, yalnızca derslerin yapıldığı yerler değil, toplumsal meselelerin de bilimle harmanlandığı mekanlardı.

Nasıl dönüştü?

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Yeni saflaşma: Rusya, Çin, Kuzey Kore… Biraz İran 02 Mart 2022 | 245 Okunma Ukrayna direnişçileri hesapları bozdu… 01 Mart 2022 | 279 Okunma En Büyük Erkek Putin mi? 25 Şubat 2022 | 181 Okunma Alevilik ve İslamcılığın sınavı 23 Şubat 2022 | 382 Okunma Sünni fetvasıyla Aleviliği tanımlamaya kalkarsanız… 22 Şubat 2022 | 319 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar