Şibli’den sanatkârlar için söz fenerleri
Geçen Pazar, Şeyh Ebu Bekir Şiblî’nin “İlmin dili ibâre, mârifet(in) dili işârettir” sözü üzerine sanat yönünden, Deleuze’den şerh tarzı bir alıntı eşliğinde yazarken...
Geçen Pazar, Şeyh Ebu Bekir Şiblî’nin “İlmin dili ibâre, mârifet(in) dili işârettir” sözü üzerine sanat yönünden, Deleuze’den şerh tarzı bir alıntı eşliğinde yazarken, “İslam âleminde sanat tasavvufun çocuğudur; tohumu (özü) Kur’an ve Sünnet’ten gelir; tasavvuf tarafından doğurulur, emzirilir. Dolayısıyla sanata dair tanımların, yüklenen mahiyetlerin, öncelikle sûfîler tarafından dile getirilmesi doğaldır” şeklinde bir kanaat belirtmiştim.
Bu manada sûfîlerin sanata katkısının sadece tanım ve mahiyetle sınırlı kalmadığını, sanatçının terbiyesine mahsus en esaslı bilgi ve görüşlerin de onlardan geldiğini söylemeliyim.
Buna dair örneğimi yine Feridüddîn Attâr ile Molla Câmî’nin nakillerine yaslanarak, Şeyh Ebu Bekir Şiblî’den vereceğim ama önce Şiblî’nin özgeçmişinden kısaca bahsedeyim:
861 yılında, Sâmerrâ’nın Şibliye köyünde doğan Şiblî, Türk asıllı bir aileye mensup alim, fakih ve müzekkir bir zattır.
Şiblî’nin hayatı hakkında fazla bir bilgi yoksa da, onun iyi bir öğrenim gördüğü, Abbâsîler’den Muvaffak’ın veliahtlığı sırasında onun arkadaşlarından olduğu ve daha sonra hâcibliğini yaptığı, devlet kademelerinde hızla yükselerek, Rey’e bağlı Dünbâvend’e vali tayin edildiği bilinmektedir. Valiliği esnasında devrin sûfîlerinden Hayr en-Nessâc’ın sohbetine katılmış; ondan etkilenerek valilik görevini bırakıp tasavvufa yönelmiştir. Bilahare Cüneyd-i Bağdâdî’ye intisap eden Şiblî, tasavvuf eğitimini devrin bu en ünlü sûfîsinin yanında tamamlamıştır. Cüneyd’in, “Her topluluğun bir tacı vardır, sûfîlerin tacı da Şiblî’dir” sözü onun tasavvufta ulaşmış olduğu makama işaret etmektedir. Seyrü sülûkünü genç yaşta tamamlayan, 22 defa akıl hastanesine atılan ve çokça seyahate çıkmış olan Şiblî, 946 yılında Bağdat’ta vefat etmiştir. (Geniş Bilgi için bkz.: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Dilaver Gürer imzalı Ebu Bekir Şiblî maddesi)
Kısaca bu hayata ve vasıflara sahip bulunan Şiblî’nin hünerverânın / sanatkarın terbiyesine de esas teşkil edebilecek sözlerinden birkaçı şöyledir: