Metafizikle heterodoksi arasında tasavvuf

Önceki yazımızda, İmam Gazalî’nin, felsefenin gücünü kırmasının mümkün olmadığını gördüğü noktada, söz konusu şekliyle metafiziği tasavvufun içinde massetmeye...

Önceki yazımızda, İmam Gazalî’nin, felsefenin gücünü kırmasının mümkün olmadığını gördüğü noktada, söz konusu şekliyle metafiziği tasavvufun içinde massetmeye teşebbüs ettiğini ve bunu ilmî kamuya da büyük oranda benimsettiğini söylemiştik.

Ancak İmam’ın bu teşebbüsüyle metafiziği ve dolayısıyla felsefeyi ortadan kaldırmadığını, bilakis İslam toplumunda din ve metafizik olarak birbirleriyle flört de edebilen ikili bir yapının doğmasına neden olduğunu belirterek, ayrıca bununla, aynı zamanda ilm-i ilâhî olarak Mutlak’a tevdi edilecek şekilde genel bir yansılsamaya yol açtığını da ifade etmiştik.

Aynı bağlamda zikredilmesi gereken önemli bir diğer husus, İmam’ın böylece aslında ilim olma şartlarını haiz bir yapıyı (oluşumu) değil, bir yöntemi ilim katına taşıdığıdır.

Üstelik İmam bunu, es-Sülemî başta gelmek üzere, büyük mutasavvıflarca tasavvufun, nefsin temizlenmesi ve hallerin kaynağı olan kalbin terbiye edilmesi yoluyla, ibadetlerin makbul olmasına ve dolayısıyla kulluğun tam gerçekleşmesine mahsus arayışlardan elde edilen yol(lar) / yöntem(ler) olarak tanımlandığını bildiği halde böyle yapmıştır. Fihakika, yöntem ilme dahildir ama ilmin kendisi değildir.

Bunun İmam nezdinde, ilmî maksadı aşan bir yanı olabilir mi?

Bu mümkündür çünkü İmam, aynı zamanda Batınîliğe karşı verdiği mücadele ile de maruftur. Batınîlik derken, Şehristanî’nin tasnifiyle, beş ana grup içindeki artı yirmi beş heterodoks unsuru kendi çatısı altında toplayan Şia tarikatını kastediyoruz.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru 28 Mart 2024 | 141 Okunma Her hadis bir rehberdir 26 Mart 2024 | 137 Okunma Şehre bir ‘emin’ seçmek 23 Mart 2024 | 48 Okunma Parça olan paryalaşır 21 Mart 2024 | 231 Okunma ‘Beşikten mezara kadar ilim’ 19 Mart 2024 | 99 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar