Meşveret! Asıl şimdi!
24 Haziran’da, daha önce referandum yoluyla değişmesini benimsediğimiz sistem değişikliğinin uygulamaya konmasını seçtik.Ben hâlâ bunun tam ayrımında olunduğunu sanmıyorum. Çünkü, partilerin...
24 Haziran’da, daha önce referandum yoluyla değişmesini benimsediğimiz sistem değişikliğinin uygulamaya konmasını seçtik.
Ben hâlâ bunun tam ayrımında olunduğunu sanmıyorum. Çünkü, partilerin kazandıkları ya da kaybettikleri oy oranları üzerinden süren klasik tartışmalar, birkaç gün sonra partili cumhurbaşkanının yeminiyle başlayacak olan sürece henüz nüfûz edilmediğini açıkça gösteriyor.
Bu durumda yüksek sesle söylenmesi gereken ilk şey, Türkiye’nin yönetim şeklinde yeni bir sürece girildiği ve bundan sonra konuşulacak, tartışılacak konuların da buna göre süratle değişmesi gerektiğidir.
Yeni sisteme dair ilk gerekçenin ekonomide, yatırımda, dış politikada, yerel yönetimde, terörle mücadelede... kararların hızla alınması ve uygulanması şeklinde olduğu malumdur.
Ancak, hemen fark edileceği üzere, burada asıl vurgu hızadır ve 250 yıldır Batılı olmadığı yerli de kalamadığı için mehter yürüyüşünü taklit ederek günü kurtarmaya çalışan bürokrasinin yavaşlığı göz önüne alındığında, konu daha da önemli hale gelmektedir.
Ancak, hızlı karar almanın ve uygulamanın apriori olarak, her zaman doğruya isabet edeceği söylenemez. Bu manada aklımızda yerleşik olan “Acele işe şeytan karışır” atasözümüz bile tek başına ciddi bir uyarıcıdır.