Kültürler ve renkler
İslam sanat programının ilk örneği olan Kubbetü’s-Sahra’da yeşil ile mavinin hakim renkler olarak kullanılmasını, bunların musahharatımıza dahil olmalarına yormamız; dünyanın içinde ve yeryüzünün üzerinde zarflanışımızın doğal bir sonucu...
İslam sanat programının ilk örneği olan Kubbetü’s-Sahra’da yeşil ile mavinin hakim renkler olarak kullanılmasını, bunların musahharatımıza dahil olmalarına yormamız; dünyanın içinde ve yeryüzünün üzerinde zarflanışımızın doğal bir sonucu olarak görmemiz gerekir.
Tabiat, gök ve deniz kelimelerinin kullanıldığı her yerde, ayrıca vurgu, ima, işaret gerekmeksizin onların yerine geçebilen mavi ile yeşilin, çiçekten böceğe, balıktan yosuna... her bir canlının özel renkleriyle kendilerini dışa vurabildikleri, emsallerinden ayrışabildikleri varlık zeminin başat renkleri oldukları da malumdur.
Varlığa değgin olan bu belirlememizin İslami boyutuna gelince:
Renk tercihlerinin ve yeni renk tonlarının üretiminin, kültürel olduğunu bir hüküm olarak belirttiğimize göre, önce –en doğru karşılığını henüz üretememenin üzüntüsü içinde - hayati pratiklerin tamamına mahsus olarak kullandığımız kültür teriminin dinle ilişkisini, en dar şekliyle de olsa çerçevelememiz gerekir.