Kara tren yetmez m’ola
Her nesil kendisini yoklukla, kendisinden sonraki nesli ise yoksunlukla niteler.Zira, yokun yokluğu varlıkla (imkanla), varlığın yokluğu ise ancak yoksunlukla (imkanların kayboluşuyla) anlaşılabilir.Örneğimizi, yaygın...
Her nesil kendisini yoklukla, kendisinden sonraki nesli ise yoksunlukla niteler.
Zira, yokun yokluğu varlıkla (imkanla), varlığın yokluğu ise ancak yoksunlukla (imkanların kayboluşuyla) anlaşılabilir.
Örneğimizi, yaygın kullanımı nedeniyle, herkeste benzer karşılıklar oluşturabilmesi cihetinden elektrik üzerinden verebiliriz.
Sözü, elektriksiz zamanlarda eğitim-öğrenim görmüş olanlara teslim ettiğinizde, size ilkin gaz lambası altında çalışmanın zorluğundan, kardeşleri de varsa onlarla bir masayı paylaşmanın beraberinde getirdiği sorunlardan, hatta kavgalardan vs. bahsedeceklerdir. Gözlerin yorulması, lamba merkezli yaşamaktan doğan hareketsizlik ise ekstra şeylerdir ve bunların sayısı hiç ummadığınız şekilde konuşuldukça artar da artar.
Sonra, elektrikli zamanları idrak edenlerin durumunu değerlendirmeye başlarlar. Derler ki örneğin, şimdi her yer bir düğmeye dokunmak suretiyle apaydınlık oluyormuş; ders çalışmamak için bu ortamda hiçbir mazeret üretilemezmiş; kitabını alıp sakin bir köşeye çekilmek, hiç rahatsız edilmeden okumak ve düşünmek mümkünmüş…
Bunlar, ancak varlıkla (imkanla) ortaya çıkan şeylerdir ama yukarıda da belirttiğimiz gibi konu bundan ibaret değildir. İşin bir de yoksunluk kısmı vardır ki, bu kısım aynı zamanda kendiliğinden bir suçlama kipinde beliriverir.