Her nesil kendi sözünü söyler
Siyasilerin kültür emperyalizmi, sosyologların kültürel değişim olarak adlandırdıkları maddî ve manevî bir dış baskıya maruz kaldığımızı tekrarlayıp durmakla acziyetimizi...
Siyasilerin kültür emperyalizmi, sosyologların kültürel değişim olarak adlandırdıkları maddî ve manevî bir dış baskıya maruz kaldığımızı tekrarlayıp durmakla acziyetimizi, yenilmişliğimizi tekrarlayıp durmak arasında bir fark yoktur.
Batı ve modernizm adıyla söz konusu baskının mahalli ve muhtevası da belli olduğuna göre, bunlara karşı son üç yüz yüzyıldır isteyip de gerçekleştiremediğimiz korunmanın ve ahirinde yeniden mücadele edebilir bir konumun sağlanması, milleti ve dini adına sorumluluk taşıyan herkesin ortak sorumluluğudur.
Nitekim bu üç yüzyıllık zaman diliminde, hemen her nesilde mezkûr sorumluluğu müdrik olanlar, kendi zamanlarının şartlarıyla, dil ve düşünme biçimleriyle ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çalışarak öteye geçmişlerdir.
Bu cihetle onların ilgili konuya bakışlarındaki isabetsizlik, gayretlerindeki yetersizlik de bize, bir ders olarak intikal ettiğinden, isabetliliklerine, yeterliliklerine dâhildir.
Onlar kendi dünyalarının ve o dünyaya mahsus önceliklerin hakkını vermeye çalışarak, kendi yerlerinde ve düşüncelerinde kaldılar. Bizim ne dünyamız ne önceliklerimiz onlarınkiyle aynı değil artık, tıpkı zaman yönünden aynı şartlara, aynı dil ve düşünme biçimine tabi olmadığımız gibi.
Örneğin yakın geçmişte onlardan kimileri İslâm’ı asrın idrakine, kimleri de asrı İslâm’ın idrakine söyletmeyi düşünmüş ve önermişlerdir.