Hak’tan ve mazlumdan yana olmak

Başkan Erdoğan’ın yoğun gayretlerine rağmen İdlib konusunda Tahran zirvesinden çıkmayan ateşkes kararının düz yorumu şöyle olsa gerektir: Rusya Rusyalığını, İran...

Başkan Erdoğan’ın yoğun gayretlerine rağmen İdlib konusunda Tahran zirvesinden çıkmayan ateşkes kararının düz yorumu şöyle olsa gerektir: Rusya Rusyalığını, İran İranlığını yaptı!

Bu sözün arkasında ne sitem var, ne de suçlama; ki böyle olsa bile devletler arası ilişkilerde hiçbir karşılığı yok. Üstelik, “temenniyi, duayı, gökten yardım inmesini beklemeyelim artık gerçeklere bakalım” diyen liberal – laikçi dilin revaçta olduğu şu ortamda insani bir değeri de yok.

Ama meseleyi sadelik içinde düşünmek bunu söylemeyi gerektirir; “Rusya Rusyalığını, İran İranlığını yaptı” dediğimiz yerde, gömülü bir tarihin canlanarak harekete geçtiğini görürüz. Tıpkı “çakmak” dediğimiz yerde ateş imgesinin, yanma duygusunun, bir yangın hatırasının harekete geçtiği gibi.

“İdlib’teki insan kıyımının durması için ateş kararını kabul etselerdi Rusya ve İran iyi mi olacaklardı” diye de söylenilebilir elbette. Evet, bir süreliğine de olsa iyi olacaklardı ama bu “bir sürelilik” ihmal edilmemesi gereken tedbirliliğe bitişik olacağından sonuç yine değişmeyecekti.

Bu nedenle, basının “düşman çatlatma” klişesiyle servis ettiği Erdoğan - Putin buluşmalarındaki tebessümlerden, söz konusu sade bakış ve söyleyişle gördüğümiz şey geçmişin ve bugünün acılardan başka bir şey olmayacağı gibi, Ruhani’nin “velfecr okuyan” gözlerinden gördüğümüz de, zekalılığın değil sinsiliğin resminden başka bir şey olmayacaktır.

Bugünün problemi değil ama bugünkü gündemin ilk konusu olması bakımından İdlib, tıpkı bedendeki bir ağrının bedenin kendisini bile unutturacak kadar öne çıkmasıdır. Ki ağrı, bedendeki ağrı noktasının problemi olduğu kadar, sinirsel uyarımların aklı işgal etmesi ve dolayısıyla kendisinden başka bir şeyi düşünülmez hale getirmesi itibariyle de bir akıl problemi haline gelir.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Siyonazilerin vasıfları 23 Nisan 2024 | 92 Okunma Altın Buzağı’dan Kızıl Düveye 20 Nisan 2024 | 261 Okunma Tevradî bir mitin Kur’anî bir kıssa ile tashihi 18 Nisan 2024 | 963 Okunma Musevî bir yasadan Kızıl Düve miti üretmek 16 Nisan 2024 | 347 Okunma Düve miti Siyonazilerin çirkin emellerini perdeler mi? 13 Nisan 2024 | 129 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar