Dava âdâbı
Dava âdâbından önce davanın genel bir tanımını hatırlatalım:Dava, La ilahe illallah hükmünü yaymak, La ilahe illallah Muhammedün Resulullah kavlince (ahdince) yaşamak ve insana (varlığın tamamına)...
Dava âdâbından önce davanın genel bir tanımını hatırlatalım:
Dava, La ilahe illallah hükmünü yaymak, La ilahe illallah Muhammedün Resulullah kavlince (ahdince) yaşamak ve insana (varlığın tamamına) Yaratan’dan ötürü değer vermektir.
Bunlara dair niyet, istikamet ve pratikler ise kendi tanımlarında mündemiçtir. Hz. Peygamber’in, râşid halifelerin, sahabenin, tabiinin, imamların, irfan sahiplerinin, ulemanın, fatihlerin ve münevverlerin bu manada ortaya koydukları örnekler dava sahipleri için bağlayıcıdır.
Özü itibariyle tanımladığımız bu bağlayıcılığın, müşahhas esasları ise dava âdâbı başlığı altında toplanılabilecek hususlardan oluşur.
Bu hususlardan birkaçı, Allah korkusu, Allah’a ve Peygamberi’ne itaat, ilim, akıl, adalet, doğru siyaset, merhamet, kin tutmamak, cömertlik, istişare, samimiyet, saygı, gıybetten uzak durmak, sır tutmak, dostluk, vefakârlık, fedakârlık, yardımlaşma...dır.
Seçim sürecinde, daha önceden dava ehli olduklarını söyleyen kimi kalem (fikir) erbabının (kamuoyu oluşturma kabiliyetine ve imkânına sahip olanların) nerede ve nasıl durduklarına, davanın yukarıda arz ettiğim mana ve âdâbından bakmaya çalıştım.