Buralar hep benim(di)cilik…
Adam şatafatlı bir masaya yayılmış elinde bir sihirli çubuk varmış da daha ne yöne döneceğini hangi noktayı işaretleyeceği belli etmeden etrafındakiler pür dikkat ona bakıyorlar. Çubuğun ucu...
Adam şatafatlı bir masaya yayılmış elinde bir sihirli çubuk varmış da daha ne yöne döneceğini hangi noktayı işaretleyeceği belli etmeden etrafındakiler pür dikkat ona bakıyorlar. Çubuğun ucu aşağı yönelse oldukları yerden diz kırma refleksiyle çömelmeye yukarı çevrilse bir balerin/ balet ruhuyla parmaklarının ucundan yükselmeye meyilliler. Dillerinin altında yeni bir ilahi saklar gibi teyakkuzda bekliyorlar. O yönünü gösterip son noktayı işaretlediğinde melekler korosu halinde şakıyacaklar. Adam sadece oyunbaz değil küstah ve deneyimli bir tüccar olduğu için gözünü sağa döndürse çevresindeki alık fakat iştahlı bakışların o tarafa bakacağını iyi biliyor. O yüzden çubuğu masaya koyup dinlendiriyor oyununu bilerek. Bir an duruyor. Her şey donuyor. Arkasından eline bir imza kalemi alıp kılıç talimi...