İttifakta, “sınırlı, sorumlu işbirliği”

Ekonomik şartları ve jeo-politik gelişmeleri bahane ederek maraza çıkarmak isteyenlerin güncel bir argümanı da "Cumhur İttifakı"nın sürdürülebilirliği ile ilgili. Risklerin yönetilmesinden ziyade...

Ekonomik şartları ve jeo-politik gelişmeleri bahane ederek maraza çıkarmak isteyenlerin güncel bir argümanı da "Cumhur İttifakı"nın sürdürülebilirliği ile ilgili. Risklerin yönetilmesinden ziyade büyütülmesi ve ardından fiyatlanması ile meşgul olan bu çevreler, aynı zamanda kamuoyunu yönlendirme gayretindeler.
Tam da bu nedenle AK Parti ile MHP arasında, söylem ve öncelik farkı olarak dışa yansıyan iki konuda yani yerel seçimde ittifak ve af meselesinde "eşgüdüm arayışı" hız kazandı.
İttifak demişken...
Yerelde, anayasal açıdan mümkün olmasa bile liderler düzeyinde protokol veya tabanda birliktelik tabii ki mümkün.
Bu sıralar, ittifak arayışının gerekçelendirilmesinden çok, Cumhur İttifakı'nın geleceğine odaklanılması da şaşırtıcı değil.
Nitekim MHP lideri Devlet Bahçeli, "İki tarafın da aday çıkarması durumunda ittifak ruhu zedelenir mi?" sorusuna, "Zedelenmez. Bu, bir seçimdir.
Cumhur İttifakı basit bir ittifak değildir, önemli bir ittifaktır" cevabını vererek, pek çok spekülasyonu önlemiş oldu.
Devlet Bey, yerel seçimlerdeki ittifak için belirgin bir şart ileri sürdü:
"MHP, 2014'te aldığı (3 büyükşehir, 4 il, 79 ilçe, 45 belde) belediyeleri koruyabilmeli" dedi.
AK Parti-MHP işbirliğinin kaçınılmazlığını ise şu tezlerle izah etti:
1- Uluslararası kuruluşlar, Türkiye ile ilgilenen devletler ve onların birtakım odakları Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni destekleyenlerin üç büyükşehirde istediği sonucu elde edememeleri durumunda, "Sistem meşruiyetini kaybetmiştir" diyerek bir istismar siyaseti geliştirilebilirler.
2- 30 büyükşehirde, CHP ve HDP eklemlenmiş bir yapıda seçime girer ve PKK yanlısı kişiler sonuç alırsa, terörle mücadelenin bir boyutu tartışmaya açılır. O boyut 30 büyükşehir ve batı illerimiz...!
3- 101 seçim çevresini kayyumlar yönetmekte. PKK'nın tesir alanı daraltılmakta, kaynakları kurutulmaktadır.
Türkiye'nin güneydoğusunda 22 il ve 8 milyonu aşkın nüfusun yaşadığı yerler yeniden PKK davranış modeli ile karşı karşıya kalmamalıdır.

***
AK Parti cephesinde ise MHP'yi hareketlendiren iki beyan söz konusu idi. Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş'un, MHP ile ittifakı stratejik değil taktik birliktelik olarak ele alan yaklaşımı ile AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'in, 81 il ve tüm seçim çevrelerinde yarışa gireceklerini ilan etmesi. Şunu açık yüreklilikle belirtmek gerekir ki Türkiye'de tam saha siyaset yapabilen tek parti olan AK Parti, bu özelliğinden hatta siyasi üstünlüğünden taviz veremez. Teşkilat motivasyonu, ülkenin ücra köşesinde seçim kazanma becerisi AK Parti'nin en büyük siyasi servetidir ve bu birikim örselenmemelidir.
Bu da demek oluyor ki MHP'yi kırmadan, ilkesel buluşma dairesini çizerek, bilhassa İstanbul'u önceleyerek, tabanda çekişmeye yol açmayacak şekilde centilmence bir seçim rekabeti de mümkün.
Kaldı ki, yerel seçim, Cumhurbaşkanlığı seçimi gibi 50+1 de gerektirmiyor. Pek çok merkez -oylar dengeli dağıldığı içinyüzde 28-30 oyla bile kazanılabiliyor.
YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Erdoğan... Bir Liderlik Dersi! 18 Nisan 2024 | 355 Okunma İran, İsrail... Madalyonun iki yüzü! 16 Nisan 2024 | 157 Okunma Dönüm noktaları ve Devlet Bey... 13 Nisan 2024 | 456 Okunma Sü uyur, düşman uyumaz! 11 Nisan 2024 | 170 Okunma Değişim… CHP mi değişti, seçmen mi? 09 Nisan 2024 | 197 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar