G.Saray’da “yeni” hedef!..
Fatih Hoca, ikinci yarıda takımın prestijini kurtaracak futbolu ortaya koymak ve kupayı almak zorunda… Galatasaray takımının “futbol sefaleti” bitmek bilmeyince yani camianın da, taraftarın da, yönetimin de, hatta bizzat...Hoca’nın da “kâbusu hâline gelince” ve de Fatih Hoca “Sorumlu benim” deyince tablonun arkasına bakanlar “iki” ihtimal üzerinde durmaya başladı…
“Hoca’nın sorumluluğu” nerede başlayıp nerede bitiyordu; işte o “iki” ihtimali ve elbette “acabalı” şüphe sorularını da beraberinde taşıyarak “şöyle” ifade etmek mümkündü:
1 - Fatih Hoca, başta Belhanda olmak üzere “inandıklarının ihanetine uğramıştı” ve de “bunu göre göre” hâlâ ısrarla formayı “ihanet edenlere” mi emanet ediyordu?..
Bu inat mı kendini de takımı da yakıyor, camia ve taraftarla beraber, “onun işine karışmayan” yönetimi de “yıllardır yaşanmayan” bir acı tablonun içinde yaşatıyordu?..
2 - Fatih Hoca, çoğunu “kendisinin” almadığı, yönetime verdiği “alınması gerekenler” listesinde olamayan, hatta “istemediğini” belli ettiği ama UEFA sınırlamaları sebebiyle “bonservissiz ve kiralama yolu ile getirilme zorunluluğu” yüzünden...