Duayenler / Efsaneler / Gerçekler…
Sosyal medyada “Galatasaraylı” gruplardan birinde… Bir Galatasaray üyesinin mail’i; “Galatasaray’ımızın şampiyonluğunu kutluyorum. Fatih Terim ve Abdürrahim Albayrak başta olmak üzere tüm takımımız ve emeği geçenlere teşekkür ederim...
Stat ve sonrasında çok güzel dakikalar yaşadık, çok ihtiyacımız olan bir zamanda böylesine mutlu olmak çok güzeldi.”
Ona “cevap” gibi bir mail geliyor, hemen, hem de “kendisi ‘Değilim’ dese” de Galatasaraylıların “duayen” diye nitelendirdiği “ünlü” bir Galatasaray üyesinden: “Bu kadar kişiye minnet duygularını sıralarken, neden Başkan’ı ihmal ediyorsun güzel kardeşim, yazık değil mi adamcağızın emeklerine! Sevgiler...”
Ne yazık ki, bugün TV ekranlarında, gazete sütunlarında “gerçek efsane ve duayen olanları” incitecek şekilde, “bu sıfatları hiç ama hiç hak etmeyenlere” de “efsane başkan, efsane yönetici ve duayen” denildiğini duydukça, okudukça acı acı gülüyorum.
“Bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olmak”; işte bazı meslektaşlarımızın “bu konuda” durumları aynen bu!..
Bilmiyorlar, araştırmıyorlar, sonra da “Efsane Başkan / Duayen” sıfatlarını “hiç ama hiç hak etmemişlere” vermekte yarışıyorlar; hâlbuki içlerinde “bu sıfatlarla anılan” öyleleri var ki, mesela, “dönem dönem bugünkü ekonomik batağın sorumluları” olmuşlar, “o Boğaz’ın pırlanta adasını birine (!) peşkeş çekmişler”, dahası “bu konunun görüşüleceği” genel kurul mekânında “onu” aralarına alarak resimler çektirmişlerdir. Mesela “öyle bir başkan” var ki, “Galatasaray’ı bakkalın, manavın icralarına maruz ve de kara para dolandırıcılarının, tarihî eser kaçakçılarının tuzağına düşmesine ramak bırakmış” ona hâlâ bol keseden “Efsane Başkan” deniyor, yazılıyor, çiziliyor!..