Ankara sporu ağlıyor!..

Yazımın başlığına bakarak, sakın “Ankara’nın, Gençlerbirliği ve Osmanlıspor gibi iki takımının birden aynı sezonda küme düştüğü için ağladığını...

Yazımın başlığına bakarak, sakın “Ankara’nın, Gençlerbirliği ve Osmanlıspor gibi iki takımının birden aynı sezonda küme düştüğü için ağladığını yazacağımı” sanmayın!..
Elbette, “Ankara için” hem de “iki takımının küme düşüş tablosu çok acı ama ben “futboldan değil, spordan bahsedeceğim” yazımda, evet, “Ankara sporu ağlıyor”, hem de “futbol yüzünden” ağlıyor!...
Rüzgârlı Sokak’tan başlayarak Ankara’da yıllarca birlikte gazetecilik, spor yazarlığı yaptığım can kardeşim rahmetli Arman Talay’ın ölümünün 20’nci yıl dönümünde Ankara’da idim. Talay ailesinin “geleneksel hâle getirdiği (binlerce teşekkür)” ödül törenine katıldım. Törenlerde, Türk sporuna katkıda bulunanlara, şampiyon olan “örnek” sporculara, takımlara, teknik adamlara, yöneticilere, belediye başkanlarına, milletvekillerine, akademisyenlere, gazetecilere plaketler veriliyor (Bu yılda 80’e yakındı) ve bu arada “Arman Talay” anılıyor, onunla ilgili anılar tazeleniyordu.
İşte o tören sırasında, hem “sadece Ankara sporu için değil, Türk sporu için son derece üzücü haberler” de aldım. İşte “yazımın başlığı” bu acı gerçeği ifade ediyor!..
Ankara’nın “tarihî” 19 Mayıs Spor Kompleksi, sadece “19 Mayıs Stadı ile değil”, atletizm ve tenis başta, güreşten boksa, yüzmeden atıcılığa, jimnastikten haltere, judodan tekvandoya, eskrimden okçuluğa ve futboldan bocceye kadar, statlarıyla, sahalarıyla salonlarıyla ve merkezleriyle spora hizmet veren bir spor külliyesi idi. Bana dediler ki; “Bu külliye yok oluyor. 19 Mayıs Stadı ile beraber hepsi yıkılacak ve yerlerine sadece 52 bin kişilik yeni bir stat yapılacak, kafeleri, lokantaları, marketleri ile beraber!..”
Ankara’nın her yerinden “tek bir vasıta ile gelinebilen” ve her gün yediden yetmişe binlerce spor yapan, hocalık yapan, yöneticilik yapan Ankaralıya hizmet veren “spor külliyesi” tarihe karışırken, bütün bir sezon “tribünlerinin yarısından fazlasının boş kalacağı” bir futbol stadı, belki sadece bayram törenlerinde, rock konserlerinde ve de bir-iki millî maçta dolacak!..
“Peki, onca spor, merkezleri, salonları, statları ve sahaları ile nereye taşınacak” diye sordum; “aldığım”, daha doğrusu “alamadığım” cevap, konunun en acı tarafıydı; ne olacağını kimse bilmiyordu, zira henüz “planlaması bile” yapılmamıştı!..
Anlaşılıyordu ki, “her biri, Ankara’nın orasında burasında bulunacak yerlere taşınacak” ve de yediden yetmişe “spor yapmak, spor yaptırmak durumunda olan” binlerce Ankaralı da, “kim bilir kaç vasıta değiştirerek” oralardaki (?) merkezlerine, salonlarına, sahalarına, statlarına varabileceklerdi!..
“Yıkım zamanı kapıya dayanırken”, Ankara sporunun beklediği “yapım kararları, planlamaları, uygulamaları için” henüz atılmış “tek adımın olmadığı” anlaşılıyordu!..
İşte burada duralım ve “bir öneri” yapalım; bir zamanlar Ankara’nın, “övündüğü” ve gerçekten Orta Doğu’nun, Balkanların “en güzeli” olan tarihî bir hipodromu vardı, 19 Mayıs Kompleksi’nin neredeyse hemen yanı başındaydı!..
“Aklıevvel” bir belediye başkanı, “o hipodromu yıkmak ve yerine bir Atatürk Kültür Merkezi inşa etmek” tutkusuna kapıldı ve bugün o hipodromun yeri, belediye otobüslerinin açık otoparkı hâlinde!..
“Biz” sporcular diyoruz ki; “bu eski hipodrom yeri, Ankara’nın nerelerine dağıtılacağı bile belli olmayan onca spor branşının merkezlerine, saha ve salonlarına tahsis edilsin” ve de “ağlayan” Ankara sporu bayram yapsın!..
Hazır seçim gezilerinde olan siyasetçiler “vadetmedik” bir şey bırakmazlarken, “spor için de bir müjde versinler” ve “Eski hipodrom yerini, spor külliyesi yapacağız” desinler ve de “sporu, futbola ezdirmeyeceklerini” göstersinler!..
Söyleyin ey sporseverler; haksız mıyız; bu kadarını istemek ve böyle bir müjde beklemek biz sporcuların ve Türk sporunun hakkı değil mi?..

Ankara’da spor gazeteciliği de bitmiş!..
Ankara’ya gidiş, bir başka acı haberi daha, hem de yaşayarak önüne getirdi; “gazeteciliğimin 20 yılının geçtiği ülkemin başkentinde”, spor yazarlığı, spor haberciliği fiilen bitmiş, bitirilmiş!..
Sadece, TRT, AA, İHA ve DHA gibi haber ajanslarında “birkaç spor muhabiri kalmış” o kadar. Koca koca gazeteler ve TV’ler “sadece birkaç futbol yorumcusunun yazdığı ya da söylediği” futbol yorumlarına spor (!) sayfalarını, spor (!) ekranlarını teslim etmişler!..
Hey gidi hey, Rüzgârlı Sokak’tan Kızılay ve Çankaya’ya kadar uzanan güzergâhtaki “gazete ve TV merkezleri” bir zamanlar “sadece birkaç spor muhabiri ile değil, spor servisleriyle kaynar”, sporun her dalındaki ve “asıl” önemlisi “teşkilat (Bakanlık / Genel Müdürlük / Federasyonlar) haberciliğindeki” yarış, günün 24 saati, haftanın 7, ayın 30, yılın 365 günü devam ederdi.
Nereden nereye; “muhabir” olmadan spor haberciliği olur mu; “sadece ajansların vereceği birkaç habere esir olursanız”; olur, olur ama işte Uluçmarket’in ana yazısında anlattığım” acı gerçeğe de ulaşılır ve “Ankara sporu ağlar, Ankara spor gazeteciliği ile beraber!..”
Bakınız, “eğer gerçek bir spor sever iseniz” ve Ankara’ya yolunuz düşerse, “Ankara’da spor muhabirliğinin son Mohikanlarından ve son işsizi” Ali Öcal’ı sorunuz, bulunuz ve o size anlatsın; “Ankara’da spor gazeteciliğinin düştüğü, düşürüldüğü” çukuru, hem de içi kan ağlayarak anlatsın!..
Peki, nerede benim meslek kuruluşlarım, hele hele Türkiye spor yazarlarının derneği olan TSYD, nerede?..

Ali Abalı!..
Tam Uluçmarket’in “Ankara ile ilgili” bölümlerini yazıyordum ki, Ankara’dan sevgili Doğan Ersavaş’ın “acı mesajı geldi; “Ali Abalı’yı kaybettik!..”
Arman Talay’ı anma gününde “TSYD Ankara Şubesi Başkanlığı yapmış” olanlara da birer plaket verilmişti. Ali Abalı ile beraber plaketlerimizi almış ve Arman’ı, Armanlı anılarımızı anlatmış, yan yana oturmuş, sohbet etmiştik. Sağlığının iyi olmamasına rağmen, “plaketlerde imzası olan” TSYD Ankara Şubesi Başkanı ortalıkta görünmez ve törene “okunacak” bir mesaj bile göndermezken, o, bastonu elinde neredeyse iki büklüm gelmişti. Öylesine vefalı, öylesine dost, öylesine gazeteci, öylesine sporcu, öylesine insan, öylesine “örnek” bir aile babasıydı.
Uzun Ankara yıllarımda, Ankara’nın spor merkezlerinde, salonlarında, sahalarında beraber koşturmuştuk. İzmir’de de yazı yazdığım, yayın kurulu üyeliği yaptığım Gözlem gazetesinin Ankara temsilcisi ve yazarı idi.
Acı ve büyük kaybımız için, Eşi başta ailesine, dost ve arkadaşlarına, basın ve spor camiamıza başsağlığı ve sabır dilerim.
Nurlar içinde yat sevgili Abalı, mekânın cennet olsun!..

Galatasaraylılara!..
Galatasaray’da nihayet büyük gün geldi çattı; bugün, yeni başkan ve yönetim seçilecek!..
Tam da “dananın kuyruğunun kopacağı” bir tablo var ortada; 4 adaylı!..
Dikkatli olun ey Galatasaraylılar, sakın ola ki, “dananın kuyruğunun kopacağı” bir seçimde, “Aslanın kuyruğunu koparacak” bir adayı seçmeyin!..

Şaka!..
Gazetede haber; “Şenol Güneş ile Beşiktaş yönetimi arasında soğuk rüzgârlar esiyor!..”
Allah Allah; bu da haber mi; bu haberi yazan ve bu başlığı atarak sayfalarına koyan arkadaşlara sormamız gerek; “Kuzum, söyler misiniz bize, ne zaman sıcak rüzgâr esti ki?..”

 

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Bırakın, Muslera gitsin! 23 Mart 2024 | 4 Okunma Kale direklerini de yenen hoca! 31 Ocak 2024 | 11 Okunma Okan Hoca, Sumudica’yı yenebilecek misin?.. 27 Ocak 2024 | 4 Okunma Türkiye, İspanya’ya benzememeli! 06 Ocak 2024 | 82 Okunma Galatasaray yeni yıla büyük problemlerle girdi… 05 Ocak 2024 | 377 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar