“O” ve Galatasaray!..
Adını yazmayacağım, ama “saçı başı ağarmış, en az 40 yıldır sahalarda, tribünlerde, ekranlarda, gazete sayfalarında gördüğümüz” anlı ve de şanlı bir yorumcumuz. TV...
Adını yazmayacağım, ama “saçı başı ağarmış, en az 40 yıldır sahalarda, tribünlerde, ekranlarda, gazete sayfalarında gördüğümüz” anlı ve de şanlı bir yorumcumuz.
TV ekranlarında “Galatasaray - Lokomotiv Moskova maçından önce” yaptığı değerlendirmede bakınız, neler söylemiş; “gazetelerden aldım”, onların yalancısıyım:
“… Bu grupta lider kim olur bilmiyorum ama sonuncuyu biliyorum. Galatasaray bu grupta sonuncu olur. Galatasaray 4 ya da maksimum 5 puan alır.”
“… Galatasaray, dünya kura tarihine geçti. Hiçbir kulüp böylesine kolay bir kura çekmemiştir. Bu da bazı sorunlar getiriyor. Bu grup, Real Madrid, PSG gibi takımlardan oluşsaydı, Galatasaray’ın başarısız sonuçları kabul görürdü. Eğer bu grupta 4-5 puan alırsan sorunlar yaşarsın.”
“… Galatasaray bu gruptan 4 ya da 5 puan alır. Niye böyle söylüyorum? Galatasaray kâğıt üzerinde rakipleriyle baş edebilecek konumda ancak oyun kurgusu öyle değil. Herkes Rodrigues diyor. Lokomotiv karşısında Rodrigues’i göreceğim. Onyekuru’yu da göreceğim. Bazı oyuncuları gereksiz büyütüyoruz.”
“… Ozan Kabak, Kasımpaşa karşısında iyi oynadı. Ancak Kasımpaşa ile oynamakla Schalke ve Porto ile oynamak aynı değil. Terim sonuncu olursam yıpranırım korkusu içinde. Keşke 1-2 baba rakip olsaydı diye düşünüyordur.”
Elbette bir gazeteci, bir yazar, bir yorumcu “düşüncelerini yazacaktır” ve herkes de “ona saygı gösterecektir”, ama “zaman ve mekân”, dahası ve “asıl” olarak “ülke ve uluslararası bazda olayın kendisi, kimliği ve önemi”, söylenecekler, yazılacaklar konusunda “hiç olmazsa ‘üslûp olarak biraz hassas olunmasını, dikkatli olunmasını” gerektirmez mi?..
Evet, Galatasaray “Bu grupta sonuncu olabilir, Lokomotiv’den 3 yiyebilir, Rodrigues dökülebilir” ama “Türkiye şampiyonu, Rus rakibi ile grubun ilk maçını İstanbul’da oynarken” bir Türk futbol yorumcusunun altını çiziyorum “maç öncesi” düşünceleri yazıya veya söze dökülürken, “üslûp” böyle mi olmalıdır?..”
Ya Fatih Terim için söyledikler...