Şort dayağı ‘terör’ değil mi?

“Terörist” yaftası yemekten kolay şey yok bu ülkede… Barış bildirisine imza atan bir akademisyene göz açıp kapayana dek “terörist” etiketi yapıştırılıyor da otobüste uçan...

“Terörist” yaftası yemekten kolay şey yok bu ülkede…
Barış bildirisine imza atan bir akademisyene göz açıp kapayana dek “terörist” etiketi yapıştırılıyor da otobüste uçan tekmeyle kadın döven adama “terörist” denmiyor.
Bu ne iş?
Acaba sol omuzdaki meleğin, kadına dehşet yaşatan adamın kulağına “Bak karşında şimdi bir şeytan oturuyor!” diye işaret verdiği mi varsayılıyor?
Kadın “şeytan”… Çünkü “şort” giymiş…
Bunun çok benzeri bir olay, beş yıl önce yaşanmıştı...

Kadın uğursuz…
Ramazanda şortla otobüse binen voleybolcu bir kıza, durumdan vazife çıkartıp hızla müdahil olan bir erkek yolcu, “Çıplak bacaklarınla ne hadle bize gösteriş yapıyorsun? Terbiyesiz!” diye atarlanmış, yumruklarını konuşturmuştu.
Özgürlük bu ülkede sadece “türban” denince akla gelen bir sözcük ya… Adam karşısındaki kızın otobüste uzattığı bacaklarından, bir tedirginlik duymamasını düzene ve kendisine karşı yapılmış bir “provokasyon” olarak algılamıştı.
Bu defa da Kurban bayramının ilk günü, Maslak’taki evine gitmek üzere otobüse “şortla” binen genç bir kadına; “had bildirmeyi” kendine iş edinen bir şahıs önce sözlü sataşmada bulundu. Sonra üşenmeden yerinden kalkıp genç kadının koltuğuna yönelerek “Bu kadınlar şeytan, uğursuzluk saçıyor!” sözleri eşliğinde tekmeyle saldırdı.
Batı’da böyle bir şey olsa, saldırgan hem otobüs şoförü ve hem de otobüs halkı tarafından derhal “terörist” muamelesi görür ve polise teslim edilir.
Bizde çoğunluk tavana bakıyor. Şoför de ilk durakta mağduru indiriyor.
Bayramı zehir olan, başına ağır darbe alan, yüzünde hâlâ morluklar görülen şiddet kurbanı genç hemşire şoku hâlâ atlatamamış: Başından geçenleri “Sürekli ağlama atakları geçiriyorum” diye anlatıyor: “Sürekli biri bana bir şey yapacakmış gibi hissediyorum. Saldırgan bulunmaz ve bana yine saldırır diye çok korkuyorum!”
Bu terör değildir de nedir?
Genç hemşire hem fiziki, hem psikolojik terör kurbanı olmuş. “Başörtülü bacımı yerlerde sürüklediler!” diye sanal Kabataş saldırısında yeri göğü inleten iktidar temsilcilerinden çıt yok.

Şiddete ‘kültürel dokunulmazlık’
Uluslararası Af Örgütü, otoritelerin bu durumlardaki edilgenliğini kadına karşı şiddete verilen “açık kart” ve “kültürel dokunulmazlık”la açıklıyor.
“Yasalar ve pratikte kadına karşı ağır ayrımcılığın olduğu; bu ayrımcılığın kurumsallaştığı, yetkililerin ayrımcılık ve kadına karşı şiddeti önlemek, cezalandırmak, şiddetle mücadele etmek, kadın hakları aktivistlerince önerilen taciz karşıtı mevzuatı yaşama geçirmek konusunda sergiledikleri sistemli vurdumduymazlığa”, “şiddete tanınan kültürel dokunulmazlık” deniyor. Ve bu “kültürel dokunulmazlığın” bizdeki gibi “kadın düşmanlığını” meşrulaştırdığı ifade ediliyor.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
1921 Anayasası mı dediniz? 21 Nisan 2024 | 181 Okunma Kılıçdaroğlu vakası 14 Nisan 2024 | 560 Okunma 31 Mart’ın bahsi 07 Nisan 2024 | 92 Okunma Kesik kulağın mesajı 31 Mart 2024 | 212 Okunma Sevgiliye Mektuplar 24 Mart 2024 | 74 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar