Kaybolan Ankara’nın ardında...

Ihlamur kokan bir Ankara gecesi… Paris Caddesi’nde, Fransa büyükelçiliğinin bahçesi. Vural Gökçaylı defilesi için verilen bir kokteyldeyim. Karşımda bozkırın ortasında çirkin bir kâbus gibi...

Ihlamur kokan bir Ankara gecesi… Paris Caddesi’nde, Fransa büyükelçiliğinin bahçesi. Vural Gökçaylı defilesi için verilen bir kokteyldeyim. Karşımda bozkırın ortasında çirkin bir kâbus gibi biten beton bloklar olmasa, her şeyi unutup kendimi “eski Türkiye”de hissedebilirim.
Gökçaylı’nın kadını tüm çizgileriyle yücelten ve kadın vücudunu, kadın siluetini, estetiğini kucaklayan, kutsayan modelleri de -heyhat!- artık giderek daha çok anılarda kalan bir “eski Türkiye” profili sunuyor.
İnönü Vakfı-ANAÇEV işbirliği ile burslu öğrenciler yararına düzenlenen defileye katılan konuklar da keza gene tipik bir “eski Türkiye” kesiti gibi.
Hemen hepsi meslek sahibi Cumhuriyet kadınlarını temsil ediyorlar… Ülkenin savrulduğu “siyasi sapıklık” ortamından birkaç saatliğine sıyrılıp Gökçaylı’nın mükemmel estetik dünyasına ışınlanıyorum.
Sanatçının Yves Saint Laurent, Givenchy tarzını çağrıştıran klasik hatları, artık sade Türkiye’de değil… Batı’da bile yavaş yavaş unutulan geleneksel zarafeti öne çıkartıyor.
Kusursuz siluetler, mükemmel kumaşlar, mükemmel işçilik ve dikiş; işlemeler, payetler, drapeler, krepler ve ilk yaz gecesinin bahar havasında uçuşan ipekler…

‘Anadolu medeniyetleri’ esintisi
“Anadolu Medeniyetlerine” bir gönderme olan koleksiyonda, tam Gökçaylı’ya özgü bir sentez var. İspanyol boğa güreşçilerini anımsatan bolerolar örneğin “Topkapı desenleriyle” bezenmiş. Aslında mimar kökenli olduğunu öğrendiğim modacının sekmeyen çizgi hâkimiyetiyle hazırlanan derin dekolteler, Doğu’nun gizemini hatırlatan şallarla tamamlanmış.
Siyah, kırmızı, beyaz, krem renklerin hâkim olduğu moda geçidine eşlik eden müzik de bir o kadar klasik: “Ne me quitte pas”, “Je reviens te chercher”, “La vie en rose”, “Hier encore j’avais vingt ans” gibi gene hep geçmiş yolculuğuna çıkaran parçalar.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Kılıçdaroğlu vakası 14 Nisan 2024 | 558 Okunma 31 Mart’ın bahsi 07 Nisan 2024 | 92 Okunma Kesik kulağın mesajı 31 Mart 2024 | 211 Okunma Sevgiliye Mektuplar 24 Mart 2024 | 72 Okunma Diktatörler neden seçim sever? 17 Mart 2024 | 172 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar