Erdoğan’ın yeni dili

Türkiye’ye henüz adımını atmayan İtalyanların öğrendikleri ilk Türkçe kelimeler bundan böyle “kirli”, “müsait” ve “kötü kadın”... Bu sözcükleri...

Türkiye’ye henüz adımını atmayan İtalyanların öğrendikleri ilk Türkçe kelimeler bundan böyle “kirli”, “müsait” ve “kötü kadın”...
Bu sözcükleri “Repubblica” (9 Mayıs) İtalya’da haber yaptı. Hem ne haber yapmak? Gazete, kelimelerin anlamlarını birebir Türkçelerinin yanında ayrıntılı bir şekilde açıkladı.
Tahmin ettiniz...
TDK’nin “kirli= aybaşı durumundaki kadın” tanımı İtalya’da tam sayfalık haber oldu. “O lugat değişmeli!” diyen bir Elif Şafak söyleşisi ile birlikte Çizme’nin çok satan gazetesi habere “Türkiye, Erdoğan’ın Yeni Dili” başlığını çekti.
“İslamcı soslu yeni dil” diyen gazete arkadan şu yorumu yapıyor: “Tayyip Erdoğan Türkiye’sinden gelen son yenilik bu: Sözcüklerin muhafazakâr ve ataerkil karşılıklarını dayatmak. TDK, ülkede özgürlükleri kısıtlayan genel atmosfere uygun bir şekilde Orwell’ci yeni dil yaratıyor.”

‘Siyasi İslam’ Orwell’ciliği
“Orwell’ci yeni dil”le kasıt, düşünce üzerinde tahakküm kurmak için kasıtlı biçimde beyinleri yönlendiren bir dili kurmak.
Buradaki gönderme Orwell’in ünlü yapıtı 1984’teki “yeni dil/newspeak”e oluyor.
Orwell’in kurgusal bir diktatörlüğü anlattığı 1984’te “newspeak” adında bir dil icat edilir. Kelimelere, sadece diktatörlüğün dilediği anlamları yüklediği içerikler verilir.
Ne denli abuk, ters ve gerçek hayattaki karşılıklarından kopuk olsalar da sözcükleri illa ki o tanımlar içinde düşünmek zorundasınızdır. Bu “dayatma”lar dışına çıkan tanımlar veya kavramlarla düşünmek anında “düşünce suçu” olarak damgalanır.
Orwell “tiranlığın” öncelikle beyinleri ele geçiren dinamiğini irdeler. “Düşünce kalıplarının” sözcükler üzerinden istenildiğince kil gibi yoğrulabileceğini, yapılandırarak yönlendirildiğini gösterir.
Dilin kökten istismar olanaklarına dikkat çeker.
“Erdoğan’ın Orwell’ci yeni dil”i derken “Repubblica”; siyasi İslam ve bağnazlığın “kirli”, “müsait” ve “kötü kadın” gibi sözcükler üzerinden “kadın” algısını derinden nasıl şartladığına atıf yapıyor.
“Repubblica” muhabiri akledip tabii TDK’de “kadın”ın doğrudan nasıl tanımlandığına bakmamış.
Beni de aslında parlak kadın hakları savunucularımızdan Av. Hülya Gülbahar uyandırdı da öyle baktım. Ve tam bir şok yaşadım.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Kılıçdaroğlu vakası 14 Nisan 2024 | 558 Okunma 31 Mart’ın bahsi 07 Nisan 2024 | 92 Okunma Kesik kulağın mesajı 31 Mart 2024 | 211 Okunma Sevgiliye Mektuplar 24 Mart 2024 | 72 Okunma Diktatörler neden seçim sever? 17 Mart 2024 | 172 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar