Bizim hikâyemiz

Bu bir dizi değil... Gerçi dizi de olabilir. “Cumhuriyet”in ve “Eski Türkiye”nin hikâyesi… Nasıl tat aldım anlatamam. Ümit Aslanbay’ın Ali Sirmen’le yaptığı nehir...

Bu bir dizi değil... 
Gerçi dizi de olabilir. “Cumhuriyet”in ve “Eski Türkiye”nin hikâyesi… 
Nasıl tat aldım anlatamam. Ümit Aslanbay’ın Ali Sirmen’le yaptığı nehir söyleşisi, “Bir Eski Cumhuriyet İçin” kitabını, soluk almadan okudum. Sorular ve yanıtlar müthiş akıcı. Belli ki kimyaları tutan iki insan arasında gerçekleşmiş. 
Sirmen canlı sohbetlerinde olduğu gibi, tatlı tatlı anlatıyor. İnsan kendini hemen oracıkta, iki meslektaşın yanında, sohbetin ortasında hissediyor. 
Sadece “Cumhuriyet” değil.. “eski Türkiye”nin ve “eski İstanbul”un da sararmakta olan kesitleri var kitapta... 
İnsanların küçük bir havluya mayolarını sarıp gittiği İstanbul’un “halk plajlarını”, demokratik “çay bahçesi” keyiflerini, buna karşın iki dirhem bir çekirdek giyinilerek “inilen” Beyoğlu yıllarını; Bağdat Caddesi, Moda gibi “piyasa yapılan” türdeş İstanbul semtlerini.. yeniden yaşadım kitabın sayfalarında gezinirken. 
Sirmen’in şaşırtıcı keskinlikle kaydettiği, çocukluk yıllarımın İstanbul’unun sınırlarını tekrardan hatırladım: 
“Şehir Şişli Camii’nin orada biterdi” diye anlatıyor Sirmen: “(Ve) dutluklar başlardı. Mecidiyeköy yoktu. Öte yandan, Topkapı’dan sonra da şehir biterdi. Yeşilköy, Florya vardı. Karşıda, Bostancı’da, Yeldeğirmeni’nde yine şehir biterdi. Küçücük bir yerdi bence İstanbul.”

Sirmen’in evreni 
O “küçücük yer”in bir mega canavara dönüşmesi sürecinde işte olan biteni, kendi kişisel öyküsü ve Cumhuriyet’in büyük serüveni üzerinden anlatıyor Sirmen. 
Sirmen’in geçmişi hakkında bilmediğimiz şeyler keşfediyoruz sayfalarda. 
Örneğin dedesinin besteci Sadi Işılay olduğunu; ana karnında kendisini bırakıp ABD’ye giden babasıyla ilk kez 40’ında tanıştığını, bu değerli kaynak kitaptan öğreniyoruz. 
Bu travmatik öyküye rağmen, babasına karşı kin tutmamış Sirmen. Bunu şöyle anlatıyor: 
“Anneme çok şey borçluyum. Beni annem yetiştirdi. Ona en borçlu olduğum şey, evde babam aleyhine olumsuz hiçbir şeyin konuşulmamış olması. Annem hep ‘Oldu işte, gitmiş orada yaşıyor’ derdi. Hakikaten de öyle. Amerika’dakiişinde çok başarılı olmuştu. Kendi firması vardı, ‘Gaynor and Sirmen’ diye...” 
Sirmen’in kim bilir sonra çok hoşgörülü ve açık fikirli, açık ufuklu bir insan olmasında, böyle farklı, kırılgan bir çocukluktan gelmiş olmasının etkileri vardır. 
Sirmen’i Sirmen yapan başka bir damar da Galatasaraylılık. 

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sevgiliye Mektuplar 24 Mart 2024 | 66 Okunma Diktatörler neden seçim sever? 17 Mart 2024 | 164 Okunma Ortadoğu’nun çileli kadınları 10 Mart 2024 | 74 Okunma Diktatörler muhaliflerden neden korkar? 03 Mart 2024 | 100 Okunma Muhalefetten ölmek 25 Şubat 2024 | 124 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar