Demokrasiler 50 yıldan sonra ölmezmiş
Siyaset biliminde genel bir sav var. Eğer bir demokrasi 50 yılı geçmişse ölmez. Genel kabul bu yönde. Özellikle ABD otoriter bir rejime sürüklenir mi tartışmalarında herkes bu örneği veriyor ama her yer ABD...
Siyaset biliminde genel bir sav var. Eğer bir demokrasi 50 yılı geçmişse ölmez. Genel kabul bu yönde. Özellikle ABD otoriter bir rejime sürüklenir mi tartışmalarında herkes bu örneği veriyor ama her yer ABD değil.
Herkes Venezuela’yı unutuyor. Chavez 1998 senesinde sol popülist bir lider olarak iktidara geldi. İktidara geldikten sonra ilk icraatlarından birisi anayasayı değiştirip parlamentonun yetkilerini kısıtlamak oldu.
İktidarının ilk yıllarında eli rahattı; yolsuz, halkın hiç güvenmediği eski tip politikalara karşı, halk için gerekirse halka rağmen Venezuela’yı kurtaracaktı.
2006- 2009 yılları Chavez’in iktidarını pekiştirdiği yıllar oldu. Devlet başkanı seçilmek için dönem sınırını kaldırdı, muhalif medyayı büyük ölçüde tarumar etti.
Chavez gider bu iş biter deniyordu, öyle olmadı. 2013 yılında el verdiği Maduro, Chavez’den boşalan koltuğa oturdu.
2015 senesinde Maduro rejimi sandıkta ciddi bir darbe aldı. Ulusal Meclis’te Maduro’nun partisi azınlığa düştü. Bunun üzerine 2017 senesinde bazı milletvekillerinin seçimlerinde bazı usulsüzlükler olduğu, dolayısıyla yemin edip göreve başlamamış olmaları gerekir gerekçesiyle, Maduro yönetimi ulusal parlamentoyu yok sayıp, Kurucu Meclis adı altında başka bir Meclis kurdu, Ulusal Meclisi yasadışı ilan etti. Yani sandıkta kaybederek Maduro yönetimi gitmeyecekti.