Yine yalnız ve yeniden zafere Erdoğan

Uzun zamandır benzer cümlelerle yazıya giriyorum. Türkiye’nin kaderi çiziliyor. Bir büyük tehditle karşı karşıyayız. Tehdidin üç ayağı var. Terör, paralel yapı ve etrafımızdaki...

Uzun zamandır benzer cümlelerle yazıya giriyorum. Türkiye’nin kaderi çiziliyor. Bir büyük tehditle karşı karşıyayız. Tehdidin üç ayağı var. Terör, paralel yapı ve etrafımızdaki büyük krizler. Hepsinin birbiriyle ilişkisi var ve hepsiyle de ortak bir mücadele yürütülmesi gerekiyor.

Burada çizgisi şaşmayan ve yol haritası net tek bir isim var. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan. Ülkeyi bu koridordan çıkaracak cesaret ve vizyonu tek başına yalnızca o taşıyor. Şu gerçeği unutmayalım. Erdoğan, halkın seçtiği cumhurbaşkanı olduğu kadar, AK Parti hareketinin de tartışmasız lideri. O nedenle devletin bütün işleyişinde, hükümet de, bürokrasi de tereddütsüz onun yol haritasına uymak zorunda. Başka bir çıkış yok, arayan da yolunu bir an önce ayırmalı.

Bir ölüm kalım mücadelesi veriyor Erdoğan. Terörün beli kırılacak ve bir daha hiç kimse böyle bir isyana cüret edemeyecek. Paralel yapının kökü, laf olsun diye değil, gerçekten kazınacak ve bir daha kimse devlete el koymaya kalkışamayacak. Bölgedeki çatışmaların etnik ya da mezhebi ayrışmayı topraklarımıza taşımasına izin verilmeyecek.

Peki bu nasıl olacak?

Paralel yapı en kritik noktalarda cirit atarken, onlarla mücadeleyi gündemin arkasına iterek mi? Dostlar alışverişte görsün kabilinden operasyonların ardından, paralel çetenin mensupları bir kapıdan girip ötekinden çıkarken mi? Paralel yapının milyar dolarları yurtdışına kaçırılırken seyredip, sonra örgütün finans kaynaklarına el koyduk diyerek mi?

Paralel yapıyla mücadele Cumhurbaşkanı’nın kişisel meselesi mi? Aile sorunu mu? Bu saldırı topyekün hepimize, herkese yapılmadı mı? Hala tereddüt niye? Bu konuda hükümet ve bürokrasi net bir duruş sergilemediği sürece başarıya ulaşmak mümkün değil.

Yine böyle bir ortamda bini aşkın isim çıkıp Türkiye’ye meydan okuyan bir metne imza atıyorsa, onları kimin cesaretlendirdiğini anlamanın tek bir yolu var. Kim o metne imza atanlara ve onların arkasındaki güce hesap ve denge gözetmeksizin haddini bildiriyor? Peki kim böyle bir tehdit karşısında önce suskun kalıp ardından cılız bir tepki veriyor?

Gün hesap içinde hesap yürütme günü de değil. 2007 yılından beri yazıyorum ve bir kez daha hatırlatayım. Her kim böyle anlarda mücadele etmek yerine, beklemeyi; yüreğini koymak yerine kendisine yer açılmasını hesap ediyorsa kaybeder. 7 Şubat’ta MİT krizinde ağzını açamayanlar, Gezi’de yarım ağızla konuşanlar, 17-25 darbe girişimi karşısında ‘konuşursam acaba bana ne olur’ diye kabuslar görenler, yüksek yargı üzerinden Erdoğan’a operasyon yapanlar; hep kaybetti. Yine kaybedecek.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
İstikrarsızlığın kaynağı Erdoğan mı? 18 Nisan 2016 | 1.242 Okunma İslam dünyası daha ne yaşamalı! 16 Nisan 2016 | 316 Okunma Obama mı Erdoğan mı merak ediliyor? 02 Nisan 2016 | 638 Okunma Erdoğan, Türkiye ve özgüven 31 Mart 2016 | 645 Okunma Olağan şüpheli Erdoğan! 24 Mart 2016 | 4.571 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar