Kimle anılmak istiyoruz?

Türkiye’nin yakın geleceği okurken, farklı ittifaklar ve arayışlar içinde olmasını kimse yadırgayamaz. Sonuçta bunların herbirinin stratejik karşılığı ve değeri olabilir. Sözgelimi, ABD ile...

Türkiye’nin yakın geleceği okurken, farklı ittifaklar ve arayışlar içinde olmasını kimse yadırgayamaz. Sonuçta bunların herbirinin stratejik karşılığı ve değeri olabilir. Sözgelimi, ABD ile anlaşamadığınız bir konuda Rusya ile masada olmanız, ne yaptığınızı doğru tarif edebildiğiniz takdirde gücünüzü artırır.

Birileri size hala geçmişin kodları üzerinden rol biçmeye kalkabilir. Değerinizi anlamayabilir, anlamak istemeyebilir. Dün sadece bir parantezde tarif edilen ve başka arayışlara kapalı olan duruşunuz değişmişse ve farklı başlıklar altında farklı ittifaklar kurgulama cesaretiniz varsa, bunların hiçbir önemi yok. Eninde sonunda gücünüz ve gerçek değeriniz üzerinden kendinize rol bulursunuz.

Türkiye’yi herhangi bir gücün mutlak müttefiki, hatta uzantısı olarak görme alışkanlığında olanlar, bu tür arayışları eksen kayması ve benzeri kavramlarla anlama gayretinde oldular uzun süre. Soğuk Savaş dönemine ait algıların hala belli çevrelerde canlı olması, mesela Türkiye-Rusya ilişkilerini bir anda endişe kaynağı olarak görebiliyor. Oysa ne ABD ile, ne Rusya ya da daha uzaklarda Çin’le kurulacak bir ittifakın ya da ortaya çıkabilecek bir anlaşmazlığın bir anda alt üst edebileceği bir ülke değil Türkiye.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
İstikrarsızlığın kaynağı Erdoğan mı? 18 Nisan 2016 | 1.242 Okunma İslam dünyası daha ne yaşamalı! 16 Nisan 2016 | 316 Okunma Obama mı Erdoğan mı merak ediliyor? 02 Nisan 2016 | 638 Okunma Erdoğan, Türkiye ve özgüven 31 Mart 2016 | 645 Okunma Olağan şüpheli Erdoğan! 24 Mart 2016 | 4.571 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar