Yalnız adam

Bilhassa “kalabalık içinde yalnız” olan kimdir? Bu, “ modern insan ”dır. Kelimenin tam anlamı ile “yalnız”. Batılı, zengin ve yalnız insan. (Batı’da pek çok yalnızlık hikâyesi, romanı, filmi vardır. Bizde de benzer “çakma yalnızlık” hikâyeleri yapılmıştır). Bizim insanımız yalnız mı? Değil, lakin bir şu kadar zamandan beri “modern” olmaya zorlandığı için yalnızlığa yaklaşmıştır. Daha açık konuşmak gerekirse şunları söylemeliyiz. İçinde yaşadığımız “sistem”; yani siyasî-iktisadî-hukukî ve kültürel

https://w.soundcloud.com/player/?url=https%3A//api.soundcloud.com/trac

Bilhassa “kalabalık içinde yalnız” olan kimdir?

Bu, “modern insan”dır. Kelimenin tam anlamı ile “yalnız”. Batılı, zengin ve yalnız insan. (Batı’da pek çok yalnızlık hikâyesi, romanı, filmi vardır. Bizde de benzer “çakma yalnızlık” hikâyeleri yapılmıştır).

Bizim insanımız yalnız mı?

Değil, lakin bir şu kadar zamandan beri “modern” olmaya zorlandığı için yalnızlığa yaklaşmıştır.

Daha açık konuşmak gerekirse şunları söylemeliyiz. İçinde yaşadığımız “sistem”; yani siyasî-iktisadî-hukukî ve kültürel sistem Avrupaîdir. Bu, devlet tarafından seçilmiştir. İnsanımız bir şu kadar zamandan beri gelenek ile modernlik arasında sıkışarak “mecburî modernlik” yaşadı.

Tuhaf bir toplumsal yapı oluştu. Uzun yıllar modernlik ile muhafazakârlık bir arada yürüdü. Ancak son zamanlarda “modernlik”in öne geçerek kimlik kabulünde baskın olduğu ortaya çıktı.

Ankara Sosyal Bilimler Vakfı tarafından yapılan ve yayımlanan bir araştırmanın verileri bu sonucu gösteriyor. (Türkiye’de Kimlikler: Din, Ekonomi ve Siyaset. 2024 Değerler Araştırması. Hazırlayanlar: Beşir Atalay-Ömer Demir-İbrahim Dalmış-A.Ömer Toprak-Cem Eğerci).

İlginç bir tespit de şudur: Kimlik tercihinde “inançlı olmak” kadar hatta ondan fazla “çevreci olmak” benimsenmiş.

Geçtiğimiz senenin son ayında Türk Dil Kurumu (TDK), Ankara Üniversitesi İletişim ve Uygulama Merkezi (İLAUM)’yle yaptığı işbirliğiyle yılın kelimesini seçti. 2024 yılı için oylamaya değer 7 kelime/kavram söz konusuydu: “Kalabalık yalnızlık”, “merhamet”, “yabancılaşma”, “algoritma”, “yozlaşma”, “yapay zekâ”, “dijital yorgunluk”.

Böylelikle yıllardır İngilizce'nin en önemli kaynağı olan Oxford Sözlüğü’nün yapmış olduğu yılın kelimesi uygulaması Türkçe için TDK tarafından gerçekleşmiş oldu.

Yapılan oylama neticesinde “kalabalık yalnızlık” yılın kavramı seçildi.

Yıllar önce “Yalnızlık” başlığı ile bir yazı yayımlamıştım. O yazıdan bir uzun alıntı yapıyorum:

“Etrafta bir “yalnızlık” lafıdır gidiyor. Etmeyin eylemeyin kardeşim. Bizim inancımıza göre “Yalnızlık Allah’a mahsustur”, kul kısmı yalnız kalmaz, kalamaz.

Ancak meseleye biraz daha yakından bakarsak yaşadığımız modern hayatın kişiyi yalnızlığa mahkûm ettiğini görebiliriz.

Modern hayatın zihniyeti, geleneği dışlıyor. Cemaati küçümsüyor, horluyor, baskıcı buluyor; kişinin özgürlüğünü kısıtladığını iddia ediyor.

Cemaat bir yana modern hayat aileye de düşmandır. Aileyi bir “evlilik şirketi” olarak tarif eder, aile ilişkilerinin özgürlüğü kısıtladığını öne sürer. Bu böyle olunca pek tabiî olarak akrabalık hapı yutar. Akraba ilişkileri “göstermelik” hâle gelir, kısa merasimlerden oluşur. (Ülkemizde tam modernlik olmadığı için akrabalık ilişkileri orta seviyede; yaşlılıkta yalnızlık %32’dir.)

Gençler şöyle demektedir: “Beni rahat bırakın, kendi hayatımı yaşamak istiyorum”. İyi, peki, hayatını yaşa. Ama madem yanında kimseyi görmek istemiyorsun o zaman “yalnızım, yalnız” diye salya sümük ağlama. Hayır ağlamıyorum. Benim arkadaşlarım, dostlarım, sevgililerim, seviyeli ilişkilerim var. Ama görüyoruz ki onlar da “üfürükten tayyare”. En küçük bir sarsıntıda “tak sepeti koluna, herkes kendi yoluna”.

Modern insan depresyondadır, bir ayağı psikiyatridedir, ilaçsız yaşayamaz.

Oysa biz yalnızlığın karşısına (aileyi) dayanışmayı, sevgi ve saygıyı, bağlılığı, feragati, şefkati, aşkı ve merhameti koymalıyız.

Haz ve hız çağında, eski yapıların çöktüğü bir zamanda; oğulun babayı, kızın anayı dinlemediği demde, öğüdün çağdışı ilan edildiği sırada bu mümkün mü?

Bence mümkün değil.

İnsanoğlu bu modern hayatın ve teknolojinin yarattığı ideolojiyi terk edemez. Alıştığı konfordan vazgeçemez. Nefsini terbiye edecek her söze, her uyarıya burun kıvırır. Tâ ki başını bir taşa, bir duvara vuruncaya kadar.

Hangi taş?

Hangi duvar?”

Yazı böyle bitiyor. Bu soruya siz cevap verin. Ben “kalabalık yalnızlık” seçimi için tanıdığım genç bir arkadaşın, Yeni Şafak’ta sanat yazıları yazan Samet Karagöz’ün samimi itirafını konu hakkında bir belge olarak buraya alıyorum:

“Yılın kelimesine/kavramına dönersek şahsen ben kendimi bildim bileli kalabalıklar içinde yalnız hissediyorum. Sekülerler arasında muhafazakâr, muhafazakârlar arasında ise fazla liberal kaldığımı hissediyorum. Yorum ve ilgi farkı bunun merkezinde yer alıyor tabii ki. Sanatla hele ki çağdaş sanatla yakından ve profesyonelce uğraşıp aynı zamanda da dindar olma/kalma çabasında bulunmanın sekülerlerin de dindarların da pek anlayamadıkları, anlamlandıramadıkları bir husus olduğunu yıllar içinde gözlemleme şansım oldu.”

(25 Aralık 2024, Yeni Şafak)

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Pencereden kar geliyor 12 Şubat 2025 | 562 Okunma Yalnız adam 05 Şubat 2025 | 294 Okunma Kara önlük beyaz yaka 29 Ocak 2025 | 126 Okunma Evlenmek 22 Ocak 2025 | 503 Okunma Kim bilir? 15 Ocak 2025 | 142 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar