Bir Ülke Nasıl Ayakta Kalır?

Herkesin bu soruyla ilgili farklı fikirleri olabilir. Cevapların içinde dış politikayı ilgilendiren, iç politik adımları içeren, ekonomik modeller öneren, sosyal yapıya atıf yapan tekliflerin olması beklenir. Bendeniz...

Herkesin bu soruyla ilgili farklı fikirleri olabilir. Cevapların içinde dış politikayı ilgilendiren, iç politik adımları içeren, ekonomik modeller öneren, sosyal yapıya atıf yapan tekliflerin olması beklenir. Bendeniz bugün bu alanların tamamını doğrudan veya dolaylı açıdan ilgilendiren ama hak ettikleri değeri bir türlü veremediğimiz başlıklardan bahsedeceğim. Bunlar; Tarım, Hayvancılık ve Gıda.

Son yıllarda etten tutunuz da, buğdaya, şekere, bakliyata varana kadar, temel gıda maddelerini ithal eder noktaya gelmiş isek, içinde bulunduğumuz durumun tespitini bir an önce doğru bir şekilde yapmak zorundayız. Yarın olağanüstü şartlarda iaşe teminini nasıl, kimlerden, hangi koşullarda sağlayabileceğiz sorusunu düşünmemiz şart. Bize bir şey olmaz diyenler varsa, sağlıklı gıdaya ulaşım konusunun ne denli önemli olduğunu, asker zehirlenmeleriyle olası savaş durumunda karşılaşma ihtimalimiz üzerinden bir kere daha düşünsünler.
Maalesef bugün uzun vadeli gıda üretim programlarını doğru bir şekilde yapamıyoruz. Tohumda dışa bağımlıyız. İç piyasada et fiyatları mı yükseldi, hemen ithalat yaparız sorun çözülür diye pansuman tedbirlere başvuruyoruz.

Temel gıda maddelerindeki ithalat bağımlılığımız her geçen yıl bir önceki seneyi aratıyor. Buğdayda, şekerde, bakliyatta marketlerin raflarını Meksika’nın, Nepal’in, Srilanka’nın, Hindistan’ın, Brezilya’nın, Arjantin’in, Kanada’nın, Burma’nın ürünleri doldurmuş durumda. Bir de genetiği değiştirilmiş gıdaların denetimden uzak bir şekilde sofralarımıza kadar ulaşması diye bir tehlike var ki demeyin gitsin.

Şu soruyu hep beraber kendimize bir kere daha soralım. Gıda gibi olmazsa olmaz bir alanda ithalat yapmazsa ihtiyaçlarını karşılayamayacak bir ülkede, cari açık ve dış ticaret açığı ile mücadeleden başarı ile çıkmak ne kadar mümkün olur?

Gelişmekte olan ülkelerin illa da dış finansmana ihtiyaçları varsa, borçlanmada ana gayeleri, dışa bağımlılığı asgariye indirecek yatırım planlamalarını alınan borçlarla hayata geçirmek olmalıdır. Aksi durum ithalat lehine kısır döngü anlamını taşır. İthalata bağımlı olmak demek siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel açılardan müdahaleye her daim açık hale gelmek demektir.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Siyaset ve Güven 25 Şubat 2018 | 129 Okunma Macera Dolu Amerika (!) 18 Şubat 2018 | 199 Okunma Çıkışın Şifresi Akdeniz’de 11 Şubat 2018 | 133 Okunma ‘Suskunluk Sarmalı’ 04 Şubat 2018 | 113 Okunma YENİAD’la Sudan ziyaretimiz 28 Ocak 2018 | 134 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar