Sahâbe düşmanlığı din düşmanlığıdır/4

Derim ki: Ashabının tümü adaletlidir. Allah’ın gerçek veli kulları ve seçkinleridir. Peygamberlerden ve Rasûllerden sonra bütün insanlar arasında seçtiği kimselerdir. Ehl-i sünnetin mezhebi ve bu...

Derim ki: Ashabının tümü adaletlidir. Allah’ın gerçek veli kulları ve seçkinleridir. Peygamberlerden ve Rasûllerden sonra bütün insanlar arasında seçtiği kimselerdir. Ehl-i sünnetin mezhebi ve bu ümmetin imâmlarının bulunduğu cemaatin benimsediği kanaat budur. Kendilerine aldırış edilmeyen bir azınlık, ashabın durumunun diğerleri gibi olduğunu ve dolayısıyla onların adaletlerinin de araştırılması gerektiğini söylemiş ise de buna iltifat edilmez.

Onlardan kimisi işin başındaki durumları ile sonraki halleri arasında fark gözeterek şöyle demiştir: Onlar o vakit adalet sahibi idiler, fakat daha sonra durumları değişti. Aralarında savaşlar ve kan dökmeler ortaya çıktı. Dolayısıyla araştırmada bulunmak kaçınılmaz bir şeydir.

Ancak bu reddolunur, çünkü ashab-ı kiramın hayırlıları ve faziletlileri -Alî, Talha, Zübeyr ve diğerleri gibileri- yüce Allah’ın kendilerinden övgü ile söz edip, tezkiye ettiği, kendilerinden razı olup onları razı ettiği ve “bir mağfiret ve büyük bir mükâfat” vaad etmiş olduğu kimseler bulunmaktadır. Özellikle Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem)’ın verdiği haber gereğince cennetlik oldukları kesin olan “aşere-i mübeşşere” peygamberlerinden sonra peygamberlerinin bu hususu kendilerine haber vermesi ile birçok fitnelerle ve cereyan edecek birçok olayla karşı karşıya kalacaklarını bilmekle birlikte, kendilerine uyulacak önder kimselerdir. Bu durumlar onların mertebelerini ve faziletlerini düşürmez. Çünkü bu işler içtihada dayalı işlerdi ve her müctehid (kendine göre) isabet etmiştir. (El- Camai-u Li Ahkâmi’l Kur’ân (İmam-ı Kurtubî) C: 16, Sh: 296-299, Beyrut/ 1965) Kur’an’ın esrarına hakkıyla vâkıf, içtihada ehil, İslâmî ilimlerin bütün ahkâmında mütehassıs olan müctehid içtihadından dolayı suçlanamaz, tekfir edilemez. Müctehid içtihadında isabet etmezse dahi Allah’ın indinde mükâfata nail olur. Günümüzde tek tek kimi sahabîlerden, bir bütün olarak Sahâbe nesli hakkında ileri sürülen iddia ve söylemlerin her birinin arkasında ayrı bir “din telakkisi”ni ikame etme gayret ve hedefinin bulunduğundan şüphe edilmez.

Sahâbeler bu dünyada birer göçmen kuştular. Allah’ın dinini yaymak için uzaklara uçtular. Rahmet-i Rahman’a sırat-ı müstakim üzere kavuştular.

Sahâbe nesli, gücü bilgiye, bilgiyi de imana tabi kılan nizam ve intizam nesildir. Taşköprîzâde Ahmed Efendi (Rh.a.)’in ifadesiyle  “Bilgi güce tâbi olursa nizâ’/kavga; güç bilgiye tâbi olursa nizam ortaya çıkar.”  

Ebû Abdirrahmân en-Nesâî (Rh.a.) der ki: “İslâm, ancak kapısı olan bir ev gibidir. İslâm’ın kapısı da Sahabe’dir. Şu halde her kim Sahabe’ye eza verirse (o) ancak İslâm’a kastetmiştir. (Tıpkı) kapıyı çalan kimsenin (bununla) ancak eve girmek istemesi gibi.” (Hâfız el-Müzenî, Tehzîbu’l-Kemâl Fî Esmâi’r-Ricâl, c.1, s.339, Müessesetu’r-Risâle, Beyrut, 1983)

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Lâ dinilerin galibiyetine sevinmek nifak alâmetidir/1 17 Nisan 2024 | 324 Okunma Bayramı kutlamak kimin hakkıdır? 10 Nisan 2024 | 55 Okunma Ya hizmet, ya hezimet 03 Nisan 2024 | 202 Okunma Türkiye’de Siyonist Yahudi lobisinin faaliyetleri 27 Mart 2024 | 387 Okunma İsrail’e destek verenler İsrail kadar tehlikelidirler 20 Mart 2024 | 125 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar