Kur’an’ın tarihselliğini iddia etmek mürteciliktir/2

Türkiye bir diplomalı mürteciler ülkesine dönüştü. Acıdır ama şu bir gerçektir ki biz Türkiyeli Müslümanlar olarak bugün inkarcı yorumcularla karşı karşıyayız. Kur’ân-ı...

Türkiye bir diplomalı mürteciler ülkesine dönüştü. Acıdır ama şu bir gerçektir ki biz Türkiyeli Müslümanlar olarak bugün inkarcı yorumcularla karşı karşıyayız. Kur’ân-ı Kerim’in değil bir âyetini, bir harfini dahi inkâr etmek, bir harfini inkâr ettirmeye çalışmak veya Kur’ân’ın tek bir harfi etrafında bilerek ve inanarak şek ve şüpheler oluşturmaya çalışmak, inkarcı olmak için yeterli bir sebeptir.

Muttakiler için hidayet rehberi olan Kur’ân, “Lâ reybe fih” bir kitaptır. Yani Allah’tan olduğunda şüphe yoktur. Muttakiler için hidayet rehberi olduğunda şüphe yoktur. Kendisine iman edenleri şek ve şüphelerden kurtardığından şüphe yoktur. Kendisinden şüphe edenlerin kendisine düşman olduklarından da şüphe yoktur. Allahû Teâla buyuruyor: “Elif Lâm Mîm. Bu, kendisinde şüphe olmayan kitaptır. Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için yol göstericidir.” (Bakara Sûresi/ 1-2)

Şüphesiz bu, Allah’tan gelen bir kitaptır ve Allah’tan gelişi konusunda herhangi bir şüphe yoktur. Bir de bu kitapta şüpheli bir şey yoktur anlamınadır. Bu kitap, her türlü şekten, şüpheden ârî ve her töhmetten müberradır. Bunun kadar kesinlikle bilinen, bunun kadar sırat-ı müstakimi, doğru yolu gösteren başka bir kitap yoktur. Yâni bu kitabın inişinde, vahiy oluşunda herhangi bir şüphe olmadığı gibi, tebliğinde de herhangi bir töhmet yoktur. Münzili hak, muhbiri sâdık ve gâyesi mahza hayır olan, insanlığı saâdet ve selâmete ulaştırmak için gelen bu kitapta şüpheye imkân verecek bir cehalet, bir gaflet veya bir sû-i niyet düşünmek mümkün değildir. Böyle bir kitaptan ancak cehli mürekkebe boyanmış, kalpleri kilitlenmiş olan muannit inkarcılar ve her şeyden şüphe eden, ruhlarını şüphe bulutları kaplamış, basîretleri sönmüş olanlar şüphe edebilirler.

Kitabın kendisine indirilişi karşısında Rasûl-i Ekremin: “Ya Rab! Reyb içinde, şüphe ve tereddüt içinde yüzen şu insanlar yarın benim karşıma çıkıp: Ey Muhammed! Bu kitabın Allah tarafından geldiği ne malum? Belki de bu senin sözündür, senin uydurmandır! Kendin söylüyor, kendin uyduruyor ve utanmadan bir de bunu Allah’a isnat ve iftira ediyorsun(!) derlerse ben ne yaparım?” demeden önce Cenab-ı Hak hiçbir şeye meydan bırakmayacak biçimde bu konuda teminat veriyor. Onda herhangi bir reyb, herhangi bir şüphe yoktur. Allah’tan gelişi konusunda da, içindeki âyetler, yasalar, haberler konusunda da zerre kadar bir şüphe yoktur.

Bu, aynı zamanda onu insanlara duyuran Muhammedü’l Emin’in de, yâni mübelliğin de “lâ raybe fîh” olduğunun, nübüvvetinde, risaletinde zerre kadar bir şekkin, bir şüphenin olmayışının da tescilidir.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Lâ dinilerin galibiyetine sevinmek nifak alâmetidir/1 17 Nisan 2024 | 324 Okunma Bayramı kutlamak kimin hakkıdır? 10 Nisan 2024 | 55 Okunma Ya hizmet, ya hezimet 03 Nisan 2024 | 202 Okunma Türkiye’de Siyonist Yahudi lobisinin faaliyetleri 27 Mart 2024 | 387 Okunma İsrail’e destek verenler İsrail kadar tehlikelidirler 20 Mart 2024 | 125 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar