Her Müslüman başlı başına bir değerdir

Müslüman, asırların insan güzelidir. Müslümanın değeri imanıyla, ameliyle, ahlâkıyla ölçülür. Müslüman dik başlı değil, başı dik olandır. Müslümana çatık...

Müslüman, asırların insan güzelidir. Müslümanın değeri imanıyla, ameliyle, ahlâkıyla ölçülür. Müslüman dik başlı değil, başı dik olandır. Müslümana çatık kaşlı olmak değil, güleryüzlü olmak yakışır. Müslüman din düşmanlarıyla değil, din kardeşleriyle barışır. İnsanlığın hayrı için hayır yolunda hayırlı olanlarla yarışır.

Kâfirlere şirin görünmek için bukalemunlaşmak, Müslümanın vasfı değildir. Küfrün imana, kâfirin Müslümana hoş bakmayacağı, onu elinden geldiğince horlayacağı izahtan varestedir. Tarih buna şahittir. Yüce kitabımız Kur’ân-ı Kerîm ibret alınması ve inananları teselli için bu gerçeğin misallerini vermektedir. Hemen bütün peygamberlere ilk inananlar, toplumların üst düzey yöneticilerince horlanmışlar, hatta bu zümre tarafından inançsızlıklarına sebep olarak gösterilmişlerdir. Müşterek vasıfları azgınlık ve sapıklık olan ve Kur’âni ifadesiyle kendilerine mele’ adı verilen bu yöneticiler, küçük gördükleri inananlarla aynı imanı paylaşamayacaklarını, onların kovulması halinde belki inanabileceklerini söylemişlerdir. İlk örnek Hz. Nuh ve kavmidir. Nuh aleyhisselam milletini Allah›a inanmaya ve kulluğa çağırdığı zaman, kavminin ileri gelenleri, «Bizim ayak takımının sana uyduklarını görüyoruz. Sizin bize üstün bir tarafınız da yok...» diyerek inananları açıkça küçümsemişlerdi. Hz. Nuh, bu seviyesiz horlamaları, bütün zamanlara örnek olacak tarzda şöyle cevapladı:

“Hor gördüğünüz mü’minlere Allah hayr/iyilik vermeyecektir diyemem. Kalplerindekini Allah bilir. Böyle bir şey söyleyecek olursam, o zaman zalimlerden olurum.” (Hûd Sûresi/31)

“İman edenleri (çevremden) kovamam... Ben onları kovacak olursam, Allah’ın intikamına karşı bana kim yardım edebilir?” (Hûd Sûresi/30)

Bu âyetlerin bize hatırlattığı ve öğrettiği hakikat şudur: İman edip kayıdsız şartsız İslâm’a teslim olan her Müslüman; zengin olsun fakir olsun, kuvvetli olsun zayıf olsun başlı başına bir değerdir. Bir dünyadan vazgeçilir ama bir Müslümandan vazgeçilmez. Müslümanları bütün dert ve dâvâlarıyla benimsemek, üzüntü ve sevinçlerine kardeşçe ortak olmak, onları en sıcak ve samimi ilgiye layık görmek, asla ama asla onları küçümsememek her birimizin iman borcu ve sorumluluğudur. İslâm uleması, en doğuda bir kadın esir olsa, oradakiler onu kurtaramasa, en Batı’daki Müslümanlara onu kurtarmak farzdır, dedi. Abbasi Devleti, esarete düşen bir kadının hürriyeti için Doğu Roma üzerine dev bir ordu gönderdi. Sahabe Medine’de bir Yahudi’den mümine bir kadının intikamını almak için kılıç kuşandı. Bir Müslümanı hor görmeyeceksin, bir Müslümanı azımsamayacaksın. Önderimiz/örneğimiz Hz. Muhammed (sav) zenginliğine, fakirliğine, rengine, ırkına, kuvvetli olmasına, zayıf olmasına bakmaksızın her Müslümanı değerli görmüş ve ciddiye almıştır.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Lâ dinilerin galibiyetine sevinmek nifak alâmetidir/2 24 Nisan 2024 | 194 Okunma Lâ dinilerin galibiyetine sevinmek nifak alâmetidir/1 17 Nisan 2024 | 326 Okunma Bayramı kutlamak kimin hakkıdır? 10 Nisan 2024 | 56 Okunma Ya hizmet, ya hezimet 03 Nisan 2024 | 202 Okunma Türkiye’de Siyonist Yahudi lobisinin faaliyetleri 27 Mart 2024 | 387 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar