Atatürk - 2 filmi ‘Vatanıyla büyüsün!’

Cumhuriyet yazarı Mustafa Balbay bu hafta 'Atatürk - 2 filmi ‘Vatanıyla büyüsün!’' başlıklı yazısını kaleme aldı.

Atatürk filminin ikincisini izledikten sonra da birincisinde olduğu gibi yoğun duyguyla, bilinçle, heyecanla salondan ayrıldık. 

Atatürk de herkes gibi etten kemiktendi ama muhteşem bir ruhtan ve iradedendi. Mucizeler yaratan bir insandı. O mucizeler doğaüstü güçlere değil, tarih bilincine, vatan tutkusuna, zafere inanmaya, ufkun ötesini görmeye, elindeki olanakları en iyi şekilde kullanmaya, karşı tarafı iyi tanımaya ve neler yapabileceğini öngörmeye dayanıyordu. 

Savaşların ortasında tutkulu bir aşk yaşayan, Doğu Anadolu dağlarında iki yalnız çocuğu evlat edinen, kadınların da yaşamın içinde olmasını savunan Atatürk...

Film bütün bunları sinema sanatının her türlü inceliğini kullanarak sunuyor, söyletiyor.

***

Atatürk, Çanakkale’de düşmanın bütün dünya ölçekli stratejilerini boşa çıkarıp, zaferden zafere koşarken bunları başarması için kendisine komutanlık sunulmadı. Başlangıçtaki bütün öngörüleri doğru çıktıktan sonra “büyüklüğü” kabul edildi.

Çanakkale için, “Türkiye Cumhuriyeti’nin önsözü” denir. Film bunu da yaşatıyor. Kâzım Karabekir’den Fevzi Çakmak’a Kurtuluş Savaşı’ndaki silah arkadaşlarının çoğuyla Çanakkale’de hemhal oluyor. Savaşın Conkbayırı bölümünde en yakınındaki askerinin çocuğu olduğu haberi cepheye ulaşıyor. Asker o karanlıkta bembeyaz dişleriyle gülümseyip mırıldanıyor:

“Bahtıyla, vatanıyla büyüsün!”

Asker o gün şehit düşüyor! 

Ah o şehitlerin yan yana, üst üste yattığı sahne! İnsan kendisini şehit dağının en altında hissediyor, bir an nefessiz kalıyor.

O sahne Atatürk’ün gözünden hiç gitmiyor. Savaştan sonra İstanbul’a döndüğünde, 1918 Mondros Mütarekesi’yle Osmanlı kayıtsız şartsız teslim olduğunda, ne yapmalı sorusuna yanıt ararken şehitler canlanıyor Atatürk’ün beyninde. Hepsi ona bir şeyler soruyor. 

Atatürk’ün Çanakkale zaferleri sonrasıyla Samsun’a çıkışı arasındaki zaman dilimi gölgede kalır. Özellikle Suriye’den dönüp Samsun’a hazırlandığı altı ay içinde neler yaşadığı çok iyi anlatılmış. Saray merdivenlerinde geleceği ararken söyleniyor:

“Cephe, saraydan güvenli!”

***

Film, Mustafa Kemal’de kalıyor, Atatürk’e geçmiyor. Zaten başta bunu dürüstçe ifade etmişler; filme “Atatürk 1881-1919” adını vermişler.

Mustafa Kemal, Cumhuriyetin ilanından, Cumhuriyet Devrimlerinden sonra “Atatürk” oluyor.

Yönetmen Mehmet Ada Öztekin’i, başrol oyuncusu Aras Bulut İynemli’yi bir kez daha kutlarken film çıkışı arkamızdaki grubun söylediğini paylaşalım:

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Şahsıma mektuplar (16) B-anayasa! 27 Nisan 2024 | 66 Okunma ABD gezisi iptal gibi! 25 Nisan 2024 | 741 Okunma ABD ile Hamas gerilimi! 24 Nisan 2024 | 315 Okunma Istakozgiller! 23 Nisan 2024 | 153 Okunma Şahsıma mektuplar (15) Is-takoz etkisi! 20 Nisan 2024 | 132 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar