Nerede o ABİ’ler şimdi?

Hayır, bu yazı yalnızca Fethullahçı örgütlenmenin abileri, ablaları üzerine bir yazı değil.Aynı zamanda dört bir yanından dökülen, adalet dağıtmaktan maalesef uzunca bir süredir sınıfta kalan...


Hayır, bu yazı yalnızca Fethullahçı örgütlenmenin abileri, ablaları üzerine bir yazı değil.
Aynı zamanda dört bir yanından dökülen, adalet dağıtmaktan maalesef uzunca bir süredir sınıfta kalan Türk yargı sistemi üzerine de bir yazı.

Türkiye’yi 15 Temmuz darbe girişiminin eşiğine getiren ve hala daha iyi bir yere götüremeyen yargı sisteminin nasıl yozlaştırıldığını örnekleriyle anlatan bir yazı…

Oraya geleceğiz ve o abilere tek tek bakacağız birazdan.

Ama önce, yargı sisteminden söz ederken bugün zihnimde dönüp duran ve halen hapiste olan birkaç ismi anmaktan kendimi alamıyorum.

Bunu yargıyı etkilemek için filan değil, sadece şahsi tanışıklığım nedeniyle içinde bulundukları durumdan üzüntü duyduğum için yazıyorum.

Birisi, otuz yıldır tanıdığım sevgili arkadaşım ve meslektaşım Kadri Gürsel. Aynı zamanda Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI Türkiye şubesi başkanı. Cumhuriyet yazarı iken şimdi –meslek hayatı boyunca karşısında durduğu Fethullahçılar (FETÖ) ve PKK’ya yardımcı olmakla suçlanıyor.

Bir diğeri Cumhuriyet Genel yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, o da içeride, o da sol-Kemalist bir gazetenin yönetiminde hem PKK, hem FETÖ propagandasına yardımcı olmakla suçlanıyor.

Bir diğeri Necmiye Alpay. Keşke dışarıda olsa da, Türkçe yanlışlarımızı o sivri diliyle yüzümüze vursa. Ama romancı Aslı Erdoğan ile birlikte müebbet isteniyor hakkında PKK propagandası nedeniyle.

Ve Selahattin Demirtaş. Siyaseten HDP çizgisinde birisi değilim. Hem Demirtaş’ı, hem HDP’yi PKK’nın terör eylemleriyle aralarına kalın ve net bir çizgi çekmemiş olduğu için sık sık eleştiren birisiyim. Benim aklımdaki ise Diyarbakırlı genç bir avukat olarak tanıştığım, bir dönem insan hakları mücadelesinde yan yana durduğumuz Selahattin’dir. Avukatı dün hakkındaki iddianame kendisine verilmediği için mahkemeye ifade vermeyi reddettiğini söyledi.

Ümit ediyorum, en kısa zamanda suçlamalardan aklanır, tahliye olurlar.

Ben daha önce başka davalarda, mesela Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk, OdaTV vb davalarda olduğu gibi bu dönemde de bu olgunlaşmamış tutuklu yargılama kararlarından dolayı adalet dağıtmaktan uzun yıllardır uzaklaşmakta olan yargı sistemimizi sorumlu tutuyor, onu suçluyorum.

Birkaç gündür Mesut Hasan Benli’nin Hürriyet’te pişmanlık yasasından yararlanıp gizli Fethullahçı örgütlenmeden olduklarını ve nasıl çalıştıklarını itiraf eden yüksek yargı üyelerinin söylediklerini okuyoruz.

Aslında yıllardır iddia edilen ve hep yalanlanan duyumların teyidini almış oluyoruz.

Bunlardan birisi de Ahmet Hamsici. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Başkanvekili görevinde de bulunmuş olan Hamsici’nin itiraflarına göre, 2010 yılında Gülencilerle hükümet arasında müthiş bir pazarlık yaşanmış.

2010 deyip geçmeyin. Bu, Fethullah Gülen’in “ölülerinizi bile sandığa götürün” talimatı verdiği 12 Eylül 2010 anayasa değişikliği halk oylaması ardından mümkün olan bir süreçtir.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
ABD’yle ilişkilerde rüzgâr değişiyor: en muhtemel senaryo 19 Mart 2021 | 401 Okunma Mısır virajı ve “Ne diyorsam o” siyasetinin sonu 17 Mart 2021 | 922 Okunma MHP’nin “Fosforlu” kampanyası yeni Anayasayı yatırdı gibi 12 Mart 2021 | 1.590 Okunma Akşener’in Fosforlu Cevriye çıkışı putları kıran türden 11 Mart 2021 | 1.081 Okunma Papa Fransis’in Irak ziyareti, Türkiye ve İran 10 Mart 2021 | 282 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar