Aslında ne oldu?

Gazetecinin sadece "Gazetecilik" yapması gerektiğini söyler dururum yıllardır.. Bu benim uydurduğum bir mecburiyet değil, mesleğin gerek ve gerçeklerinin mecburiyeti.. Ekranda izleyicilere, gazetede okurlara hep dürüst oldum.....

Gazetecinin sadece "Gazetecilik" yapması gerektiğini söyler dururum yıllardır.. Bu benim uydurduğum bir mecburiyet değil, mesleğin gerek ve gerçeklerinin mecburiyeti.. Ekranda izleyicilere, gazetede okurlara hep dürüst oldum.. Söylemediğim şeyler oldu şüphesiz ama hiç yalan söylemedim.. Hayatımın ve mesleğimin 16 yılı, Türkiye için beka sorunu olarak gördüğüm bir anlayışla mücadeleyle geçti.. 49 yaşındaki bir gazeteci için hayatının 3'te 1'i, meslek hayatının da yarısından fazlası demek bu.. Bu süre içinde sırça köşklerde de oturdum, kiramı ödeyemediğim günler de oldu.. İktidarın burnunun dibindeyken ve kabinenin yarısı ile evde misafir edebilecek kadar yakından, Allah şahit, şahsi ikbalim ile ilgili en küçük bir kalem oynatmadım, söz söylemedim.. Doğru bulmadığım işler olduğunda da, milyonlarca vatandaşımızın 'Saltanat' gibi görebileceği imkanları elimin tersiyle itip, bir sonraki ay kira gerçeğimle yüz yüze kaldım.. Meslektaşlarımın "Sen var ya, kafayı kullansaydın" diye başlayan cümleleri hiç eksik olmadı hayatımdan.. Sadece onların değil, en yakın çevremin de.. Ama bu bir fıtrat meselesi.. Bu kadar imkan varken, değerler üzerinden yaşamaya çalıştığım için, ya benim bir tahtam eksik ya da fıtratta yok kardeşim, ben ne yapayım..

Bu özeti niye yaptım? Bilen bilir ama bilmeyen de not düşsün diye.. Çünkü, az önce de dediğim gibi, izleyiciye, okura söylemediğim şeyler oldu ama yalan söylemedim.. Bazı anlarda tebessümle yumurtladığım beyaz yalanları saymazsanız..

**

Türkiye Pazar günü seçimini yaptı.. İşte ben de bu konudaki görüşlerimin şimdilik bir bölümünü paylaşacağımdan, öncelikle samimiyetimi not düşerek girmek istedim..

Başta dedim ki, gazeteci yalnızca gazetecilik yapmalıdır.. Hayatımda ilk kez, inandığım bu kuralı çiğnedim.. Çiğnedim ama bu arızalı bir durum değildi.. Çünkü, "Ülkem ve milletim için doğru ve güzel şeyler yapabileceğine inandığım bir yürüyüşe, kendi alanımda bir katkım olabilir mi?" sorusuyla başladı her şey..

Sonuçta malumunuz, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in Basın Danışmanlığı görevini üstlendim.. Devasa bir medya duvarı ile aylarca mücadele ettim.. Ve emin olun ve meslektaşlarım şahittir ki, kitap olabilecek bir mücadeleydi.. Kimi görüşmelerde, kimi konuşmalarda, kendince minik birer operasyon olan kimi girişimlerde kendimi tanıyamadığım anlar oldu.. Hepsinde tesellim, "İyi ve güzel bir amaç uğruna yapıyorsun Murat", cümlesi oldu..

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
"Seviiim koş.. ben de FETÖ'cüymüşüm!" 04 Şubat 2021 | 2.504 Okunma Nene Hatun'un basma fistanı 06 Aralık 2020 | 286 Okunma Yok böyle ihale! 26 Kasım 2020 | 683 Okunma Millet "kandırıldık" deyince ! 10 Kasım 2020 | 1.431 Okunma Sayanlara, saymayanlara! 02 Ekim 2020 | 119 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar