Trump’sız günümüz geçmeyecek…
Bugün başka bir konuda yazarım demiştim ama sonunda yine takip ettiğim gündeme takıldım kaldım. Gazze’deki kırılgan ateşkesi, Ahmet Şara’nın Ankara ziyaretini ve olası sonuçlarını...
Bugün başka bir konuda yazarım demiştim ama sonunda yine takip ettiğim gündeme takıldım kaldım. Gazze’deki kırılgan ateşkesi, Ahmet Şara’nın Ankara ziyaretini ve olası sonuçlarını tartışmayı erteledim. Foreign Affairs’de hemen hiç rastlamadığım türden bir yazıyı, SDG’nin PYD, PYD’nin PKK olduğunu açık açık söyleyen, Türkiye öyle düşünüyor dememesine rağmen bu mecrada yayınlanan makaleyi bir başka zamana bıraktım.
Çünkü karşıma AB’nin pazartesi günkü toplantısında yapılan açıklamalar çıktı. Macron’dan Tusk’a Avrupa liderleri Trump’ın kendilerine uygulayacağı gümrük vergilerinden şikâyet ediyor, iki taraf için de maliyeti olacağını vurguluyor, Amerika’ya karşı ortak bir tavır takınılması gerektiğini söylüyordu. Ancak Danimarka Başbakanı dahi Amerikan Başkanı’nın toprak talebinden ve ayrıca evrenselleşmiş insan hakları normlarını ihlal edeceğini açıkça belli etmesinden söz etmiyordu.
Hemen hepsinin ortak noktası Avrupa’nın Amerika’ya ihtiyacı olduğu yönündeydi. Rusya ve biraz da Çin onların gözlerini belli ki çok korkutmuştu. Trump’a karşı açıkça tavır almaktan bariz bir şekilde kaçınıyorlardı. Tek kırmızı çizgileriyse maddi menfaatleriydi. Eğer bu menfaattar ekstra...