Bir asimetri olarak AB-Türkiye ilişkileri

Türkiye AB’ye başından beri üye olmak istedi, AB ise ilk günden bu yana oyaladı. Biz istedik çünkü AB’yi hem modernleşmenin taşıyıcısı, hem de siyasi ve iktisadi güvenliğimizin garantisi olarak...

Türkiye AB’ye başından beri üye olmak istedi, AB ise ilk günden bu yana oyaladı. Biz istedik çünkü AB’yi hem modernleşmenin taşıyıcısı, hem de siyasi ve iktisadi güvenliğimizin garantisi olarak gördük. Onlar ise bize kendilerine ayak bağı olacak, bütünleşmelerini engelleyecek bir risk olarak baktılar. Yakınlaşmamıza müsaade ettiler, ama içlerine almak istemediler. Başkalarından beklemediklerini Türkiye’den beklediler. Kültürel gerekçeler gündeme getirdiler.

Entegrasyon süreçlerine katılmamız için verdikleri her onay ekstra koşulluydu. Bu koşulları en çok yerine getirdiğimiz anlarda da başka koşullar öne sürüldü. Üyelik müzakereleri başladığı anda Kıbrıs denildi, gümrük birliğinin uygulanmasından doğan sorunlar gümrük birliği çerçevesindeki mekanizmalarla çözülebilecekken bambaşka yerlere taşındı. AB üye ülkelerinin neredeyse tamamı Kıbrıs sorununun arkasına saklandı. En güvendiğimiz ülkenin başbakanı Türkiye’ye üyelik için bin yıl sonrasına randevu verdi.

***

En son olarak da Avrupa Parlamentosu (AP) Türkiye’nin sorunlarını gerekçe göstererek 2006’dan bu yana zaten dondurulmuş olan üyelik müzakerelerinin daha da dondurulmasını talep etti. Eğer AB Konseyi, AP’nin tavsiye kararına uyacak olursa, fiilen donuk olan müzakereler hukuken de donacak, Türkiye AB’den kopmaya zorlanacak. Böylece AB’nin aidiyeti meselesi gündemden düşecek, belki de krizini atlatacak.

Peki, AP’nin öne sürdüğü gerekçe, yani insan hakları, AB’den tamamen kopmuş Türkiye’de mi yoksa müzakere sürecinin canlandırıldığı bir Türkiye’de mi daha iyi korunacak? Tarih bize ikinci alternatifin akla daha yatkın olduğunu söylüyor. Ama belli ki Avrupa parlamenterlerinin çoğunun aklına ilki daha fazla yatıyor. Ya da işlerine böylesi daha çok geliyor, insan hakları ve Olağanüstü Hal diyerek bizi AB’den kopartmak, tarihi bir sıçrama gerçekleştirmek istiyorlar.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Dağ ancak fare doğurdu... 27 Mart 2024 | 189 Okunma Moskova saldırısının ardından… 24 Mart 2024 | 426 Okunma Netanyahu’yu kimse durduramayacaksa... 20 Mart 2024 | 177 Okunma Silah ticareti sadece ticaret mi? 17 Mart 2024 | 91 Okunma Yeni bir döneme doğru... 13 Mart 2024 | 175 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar