Tekstil sektörünün imajından daha önemli sorunlarımız var

Hürriyet muhabiri Burak Coşan, Küçükpazar’daki merdivenaltı tekstil atölyelerine girerek buralarda günde 12 saat, yaşları 10-14 arasında değişen çocuk işçiler...

Hürriyet muhabiri Burak Coşan, Küçükpazar’daki merdivenaltı tekstil atölyelerine girerek buralarda günde 12 saat, yaşları 10-14 arasında değişen çocuk işçiler çalıştırıldığını belgeledi.

Bu haberin ardından meslek birliklerinin yöneticileri yaptıkları açıklamalarda -neredeyse sadece- bu haberlerin yarattığı algı yüzünden Türkiye’nin bozulan imajından ve bunların da işleri bozma ihtimalinden söz etmişler.
Tekstil, merdivenaltı atölyeler yüzünden zan altında kalıyor, tekstilciler yurtdışında çalıştıkları firmalarla bu nedenle sıkıntı yaşıyorlarmış.
Beyler, asıl derdimiz, “Bu görüntülerin ihracatçı firmalara zarar vermesi” midir?
Hayır efendim.
Asıl derdimiz, çocukların işçi olarak sağlıksız ortamlarda çalıştırılması olmalıdır.
Meslek birliklerinin yöneticileri “Devlet bu çalışma koşullarını denetlemeli. Tedbir almalı” demişler.
Peki, çocuk işçi sorunu denetimle çözülebilir mi?
Hayır.
Çünkü çocuk işçilik de aynen erken evlilik gibi, toplumda doğal karşılanan bir hadise.
İş Cinayetleri Almanağı 2016’da avukat Seda Akço, toplumda kabul gören ama aslında çok yanlış olan bir önyargıya değiniyor:
“Çalışma hayatına erken atılan çocuğun yaşıtlarına göre daha olgun olduğunu düşünüyor, çalışma yaşamını feleğin çemberi olarak görüyoruz.
Halbuki, koşulları itibarıyla olgunlaştırmanın tam tersi bir amaca hizmet ediyor.”
Sorunun işyerlerinin denetimiyle giderilebileceğini düşünmeyen Akço’ya göre çocuğun okula devamını takip edecek ve destekleyecek bir sistem kurulmalı:
“Türkiye’de doğan çocukların biraz şanssız olduğunu düşünüyorum.
Çünkü henüz kendisine karşı sorumluluğunu tam olarak idrak edememiş bir toplumda dünyaya geliyorlar.”
Çocuk işçi dediğimizde, denetimsizlikten daha büyük ve temel bir sorunla karşı karşıyayız: Yoksulluk.
Bu ülkede 1 milyona yakın çocuk istihdam ediliyor, 7 milyondan fazla çocuk ev işlerinde çalıştırılıyor.
Çünkü yüzde 21,9’umuz yoksul. Maddi yoksunluk oranı yüzde 30,3.
Bunların içerisinde yemek masraflarını karşılayamayanların oranı yüzde 35,8.
Akço’nun dediği gibi; “Çocuk işçiliği, yasaklayan yasalar ile önlenemez.
Yasalar gereklidir ama önlemeye yetmez.
Çocuğun çalışmasını gerektiren koşulları değiştirmeye yarayacak yasaların yeterliliğine bakmak gerekir.”
Aileye çocuk için sağlanacak temel gelir güvencesi veya çocuk desteği, asgari ücretin belirlenmesine ilişkin esasları düzenleyen mevzuat ve önleyicilik özelliği gibi şeylerden söz ediyor.
Yani, dillerinden “yasak”, “kanun, “denetim” sözcüklerini düşürmeyen tekstilciler, meseleyi eksik tartışıyor.
Dünyanın merkezinde kendileri varmış gibi davranmayı bırakırlarsa, en azından doğru nedenden devlete kızarlar.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Yargı ve MEB gözünü kapayınca 10 çocuk istismar edildi 03 Eylül 2018 | 7.114 Okunma Saygısız bir toplumuz 27 Ağustos 2018 | 2.374 Okunma İstismar eden üvey babanın ifadesi bile alınmadı 20 Ağustos 2018 | 220 Okunma Türk adaleti ‘intihar’ diye geçiştirdi 13 Ağustos 2018 | 2.598 Okunma Önyargılarını ‘genel ahlak’diye yutturanlara kanmayın! 06 Ağustos 2018 | 4.483 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar