Türk’e Türk propagandası

Neyi dert edeceğimizi bilemediğimiz daha genç yaşlarımızda, biraz da solculuğun etkisiyle, "Türküm" dememek için bin dereden su getirirdik... Kimi zaman "dünya vatandaşı" olurduk... Bazen de "Milletin nev-i beşerdir...

Neyi dert edeceğimizi bilemediğimiz daha genç yaşlarımızda, biraz da solculuğun etkisiyle, "Türküm" dememek için bin dereden su getirirdik...
Kimi zaman "dünya vatandaşı" olurduk... Bazen de "Milletin nev-i beşerdir, vatanım ruy-i zemin" diyen Tevfik Fikret'te karar kılıp "İnsanlık ailesindenim" derdik...
Diğer milliyetlerden insanları dışlayacağımızı düşünerek "Türkler" dememek için "Türkiyeliler" gibi takır tukur kelimelere sarılırdık.
Yalan da değildi yanlış da...
Ama gereksiz bir "izahat" ve "hassasiyet" olduğu kesindi.
Öyle ya, insanların ırkının önemli olmadığını düşünen birisi, "kimlerden" olduğuna bu kadar kafa yorar mıydı?
Altı üstü, gayet basit, diyaloga girmek için altlık yapılan insani bir soruydu cevaplamamız gereken:
"Hemşerim memleket nere?"
Ne dersek o olacakmışız gibi, son kararımız sorulmuşçasına kasılmanın, uzatmanın âlemi var mıydı?
Fransa'da doğmuşsan Fransız'ım, Türkiye'de doğmuşsan Türk'üm der geçerdin...
***
Tabii bir de bıçağın öteki yüzü var.
Ahalinin bir kısmını oluşturan bizlerdeki bu hassasiyette, biraz da "öteki" mahalledeki milliyetçi kardeşlerimizin payı vardı.
Zira onlar da bizler gibi, ne yaptıklarına değil, ne olduklarına kafa yoruyorlardı.
Ürettikleriyle, işleriyle, memlekete kattıklarıyla değil, "Türküm" dediklerinde vatansever sayılacaklarını düşünüyorlardı.
Tıpkı, muhafazakârım deyiverince otomatikman ahlaklı kabul edilmek isteyen diğer arkadaşlarımız gibi...
***
Bizler büyüdük ama mazide kalan bir konudan bahsetmiyorum...
Hâlâ milletçe meselemiz aynı.
Bu sefer andımız üzerinden kolektif kompleksimizle didişiyoruz.
Ve kimileri hâlâ, çocuklarımıza her sabah okula girerken asker gibi antlar içirilmesine olan "pratik" itirazımızı "Türk alerjisine" bağlıyor. Artık ne demekse?
Oysa konuya ideolojilerin değil kendi perspektifinden bakan özgür vatandaşın rahatsızlığı belli.
Körpecik beyinlere "ne olduklarına" dair yeminler ettirmekle falan uğraşacağımıza, önce onlara "nasıl olmaları" gerektiğini öğretelim.
Öğretelim ki, rahmetli Çetin Altan'ın ifadesiyle söylersek, Türk'e Türk propagandasına maruz kalıp etkilerinden hâlâ kurtulmayan büyükleri gibi olmasınlar...
Önemli olanın yaptıkları, ettikleri olduğunu bizlerden erken fark etsinler...
Kaçak villaların kapısına yıkılmasın diye "15 Temmuz evleri" yazdırmasınlar mesela... Kendisine selektör yakan sürücüyü içeri tıktıran savcımız gibi olmasınlar... Yıllardır "adam adam adamlık" diye kafamızı şişirdikten sonra işini yapan gencecik bir polis memuruna efelik yapan gazeteci gibi magandalaşmasınlar.
Sonra varsınlar, kendilerine ne diyorlarsa desinler.
YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Dön baba dönelim... 24 Nisan 2024 | 1.746 Okunma Irak petrolü Türkiye’yi çok rahatlatır 22 Nisan 2024 | 2.360 Okunma Bu da oldu, gazeteci Dündar basına yayın yasağı getirdi 21 Nisan 2024 | 1.004 Okunma Korkma belki fiyatlar düşmez! 20 Nisan 2024 | 790 Okunma Kim iş yapmaya geldi kim yemeye görelim 19 Nisan 2024 | 2.191 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar