Bilemiyorum Fuat ortam çok gergin!
"Sokaktaki" vatandaşın birinci gündemi döviz kurlarındaki yükseliş. Muhtemelen "evdeki" vatandaşın da farklı değil... Döviz derken Japon Yeni'nden bahsetmiyorum elbette. Zira bizler, kargadan başka kuş dolardan başka...
"Sokaktaki" vatandaşın birinci gündemi döviz kurlarındaki yükseliş. Muhtemelen "evdeki" vatandaşın da farklı değil...
Döviz derken Japon Yeni'nden bahsetmiyorum elbette.
Zira bizler, kargadan başka kuş dolardan başka döviz tanımayanlarız.
Hatta dövizden de ötedir bizler için "Doların anlamı." Her ne kadar doların yükselişini maliyetleri hatırlatarak kuruşu kuruşuna fiyatlara ekleyenlerin düşüşünü etiketlere yansıttıkları görülmese de enflasyonumuzdaki yeri belirleyicidir.
Siz hiç "dolar düştü indirim var" diyeni duydunuz mu?
Hatta öyle ki, Türkiye'de Türk lirasının kabul edilmediği, yalnızca doların geçtiği pek çok sektör vardır.
Mesela memleketin güzide semtlerinde ancak dolarla alırsınız, kiralarsınız evleri.
Lüks otellerimizde odanın geceliğini cebindeki TL cinsinden isteyene "kıro" gözüyle bakarlar.
Galericilik tarihimiz, dolar olarak söylenen fiyatı Türk Lirası sanıp daha sonra sükûtu hayale uğrayan "araba sevdalılarıyla" doludur.
Yani kendi ülkenizde TL'nizle rezil etmeye kalkarlar sizi.***
Dün bir kafede yanımdaki masada oturan dört hanımefendi de doların yükselmesini konuşuyorlardı. İsteyerek kulak misafiri oldum.
Biri evine yardıma gelen "kadına" (Allame cihan feminist olsa kadın der ya ev işçilerine) artık dolar değil TL teklif edeceğini söylüyordu.
Diğeri "Tüh, dolara geç girdik" diye yakınırken arkadaşı doların seçim sonrası sert düşmesinden ve zarar etmekten korktuğunu söylüyordu...
Bardaklar doluyor boşalıyor ancak doların yerini hiçbir mevzu dolduramıyordu masada...
Tatil planları, o güzel çanta... Her söz dönüp mutlaka dönüp dolaşıp hem yükselmesinden hem de düşmesinden korkulan dolara geliyordu.
Tıpkı Bunuel'in muhteşem hicivi "Arzunun O Belirsiz Nesnesi" (Cet Obscur Objet Du Desir) filmindeki gibi...***
Elbette doların sıçramasının, düşmesinin ve bu konunun bizi bu kadar ilgilendirmesinin daha pek çok nedeni var. Bu alanlar da yöneticilerin sorumluluğunda.
Ancak ekonominin yarısı matematikse diğer yarısı psikoloji.
Ve eğer tansiyonumuz doların ateşiyle alçalıp yükselmesin, cebimizdeki paradan korkar hale gelmeyelim diyorsak bizim de yapacaklarımız var.
İşe parayı TL cinsinden konuşarak başlamalıyız. Ardından da yurtdışı bağlantılı bir alışveriş değilse, dolar dayatmasına karşı çıkıp TL kullanma hakkımızı savunmalıyız.
Zira şu anki durumumuz, arkadaşı tarafından ayağından vurulan ve "Ay! İhsan Abi ne yapıyorsun ya!" diye bağıran karikatür karakterinin aldığı cevap gibi trajikomik:
"Ortam çok gergin Fuat, bilmiyorum... Herkes çok gergin..."
Döviz derken Japon Yeni'nden bahsetmiyorum elbette.
Zira bizler, kargadan başka kuş dolardan başka döviz tanımayanlarız.
Hatta dövizden de ötedir bizler için "Doların anlamı." Her ne kadar doların yükselişini maliyetleri hatırlatarak kuruşu kuruşuna fiyatlara ekleyenlerin düşüşünü etiketlere yansıttıkları görülmese de enflasyonumuzdaki yeri belirleyicidir.
Siz hiç "dolar düştü indirim var" diyeni duydunuz mu?
Hatta öyle ki, Türkiye'de Türk lirasının kabul edilmediği, yalnızca doların geçtiği pek çok sektör vardır.
Mesela memleketin güzide semtlerinde ancak dolarla alırsınız, kiralarsınız evleri.
Lüks otellerimizde odanın geceliğini cebindeki TL cinsinden isteyene "kıro" gözüyle bakarlar.
Galericilik tarihimiz, dolar olarak söylenen fiyatı Türk Lirası sanıp daha sonra sükûtu hayale uğrayan "araba sevdalılarıyla" doludur.
Yani kendi ülkenizde TL'nizle rezil etmeye kalkarlar sizi.
Biri evine yardıma gelen "kadına" (Allame cihan feminist olsa kadın der ya ev işçilerine) artık dolar değil TL teklif edeceğini söylüyordu.
Diğeri "Tüh, dolara geç girdik" diye yakınırken arkadaşı doların seçim sonrası sert düşmesinden ve zarar etmekten korktuğunu söylüyordu...
Bardaklar doluyor boşalıyor ancak doların yerini hiçbir mevzu dolduramıyordu masada...
Tatil planları, o güzel çanta... Her söz dönüp mutlaka dönüp dolaşıp hem yükselmesinden hem de düşmesinden korkulan dolara geliyordu.
Tıpkı Bunuel'in muhteşem hicivi "Arzunun O Belirsiz Nesnesi" (Cet Obscur Objet Du Desir) filmindeki gibi...
Ancak ekonominin yarısı matematikse diğer yarısı psikoloji.
Ve eğer tansiyonumuz doların ateşiyle alçalıp yükselmesin, cebimizdeki paradan korkar hale gelmeyelim diyorsak bizim de yapacaklarımız var.
İşe parayı TL cinsinden konuşarak başlamalıyız. Ardından da yurtdışı bağlantılı bir alışveriş değilse, dolar dayatmasına karşı çıkıp TL kullanma hakkımızı savunmalıyız.
Zira şu anki durumumuz, arkadaşı tarafından ayağından vurulan ve "Ay! İhsan Abi ne yapıyorsun ya!" diye bağıran karikatür karakterinin aldığı cevap gibi trajikomik:
"Ortam çok gergin Fuat, bilmiyorum... Herkes çok gergin..."
DEM İstanbul’da ne kadar oy alacak?
27 Mart 2024 | 1.245 Okunma
Moskova’daki katliam Gazze’deki soykırımı unutturdu
25 Mart 2024 | 480 Okunma
Putin’i dünya savaşına kışkırtıyorlar
24 Mart 2024 | 611 Okunma
Seçim sonrası Erdoğan’ın gündemi refah
23 Mart 2024 | 483 Okunma
Kılıçdaroğlu’ndan para sayma görüntülerine ‘yorumsuz’ yorumu
22 Mart 2024 | 346 Okunma
TÜM YAZILARI