2024’e kim öle kim kala da...

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın New York'tan Almanya'ya geçtiği saatlerde EURO 2024'ten haber geldi. Karara göre altı yıl sonraki Avrupa Futbol Şampiyonası'na Almanya ev sahipliği yapacak. Karar tabii ki, "bu kez olacak galiba" diye...

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın New York'tan Almanya'ya geçtiği saatlerde EURO 2024'ten haber geldi.
Karara göre altı yıl sonraki Avrupa Futbol Şampiyonası'na Almanya ev sahipliği yapacak.
Karar tabii ki, "bu kez olacak galiba" diye düşünen Türk kamuoyunu hayal kırıklığına uğrattı.
Haklılar da. Bir yanda, 9 şehir 10 süper statla, turizm potansiyeliyle ve organizasyona sağlayacağı ekonomik avantajlarla kapsamlı bir plan sunan heyecanlı Türkiye... Diğer tarafta takımlarının bile bu organizasyonu istemediği Almanya.
Üstelik bugüne değin değerlendirmelerinde politik kriterlere girmeyen UEFA'nın bu kez "Türkiye'nin insan hakları aksiyon planı eksikti" türünden gerekçeler üretmesi de dikkatlerden kaçmıyor.
Zira insanlar, Almanya'da, Mesut Özil gibi Türk kökenli futbolculara yapılan ırkçı linçi hatırlıyorlar.
Demek ki yabancı sporculara yönelik Almanya'nın "ırkçı aksiyonu", Özil'in milli takımında oynadığı ülkede değil de Londra'da yaşaması UEFA'ya göre sorun değilmiş diyorlar.

***
Evet, mutlaka bizim de tanıtım ya da lobicilik alanında eksiklerimiz vardır... Bir türlü kurumsallaşmayan, umut vaat etmeyen futbolumuzun, borçlarını çevirmekte zorlanan dev kulüplerimizin hali de cabası. Belki takımlarımız kendilerine gelip topa girseler sonuç farklı olabilirdi.
Ancak, coşkumuzla ve Almanlarla kıyaslanmayacak konukseverliğimizle Avrupa futboluna harika bir deneyim yaşatabilirdik.
Ama olan oldu artık. Direkten döndük.
Önümüzdeki organizasyonlara bakacağız.
Hem zaten 2024'e kadar kim öle kim kala... 6 yıl, bugünün dünya koşullarında çok ama çok uzun bir süre.
Ekonomisi ve göçten kaynaklı alarm veren sosyolojisiyle Avrupa, o zamana kadar bir arada kalacak mı, yoksa 60 yıl önce olduğu gibi yine birbirlerine mi girecekler, bilinmez.
***
Ne var ki EURO2024 deneyimi, bugüne dair çok daha önemli bir problemimize işaret ediyor.
Çünkü çoğu zaman ıskalamamızda ya da geç kalmamızda, rakiplerimizin gücünden ziyade "içimizdekilerin" ne yazık ki kanıksanan "düşmanlıkları" etkili oluyor.
Düşünün bu ülkeyi yönetmeye talip olup parlamentoya giren bir milletvekili, EURO2024 seçimleri öncesi Alman kanallarına çıkıp "Organizasyonu Türkiye'ye vermeyin" diye yırtınıyor.
Değil 6 altı yıl, yıllar geçse de, adam yerine koyup bu ülke için oynasın diye seçtiğimiz ve üstüne maaş verdiğimiz Ahmet Şıkların kendi kalemize attığı bu goller unutulur mu?
Bu sabotajları muhalefet olarak gören taraftar, külahını önüne koyup gerçekten hangi takımı tuttuğunu sorgulamalı.
YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Irak petrolü Türkiye’yi çok rahatlatır 22 Nisan 2024 | 2.268 Okunma Bu da oldu, gazeteci Dündar basına yayın yasağı getirdi 21 Nisan 2024 | 932 Okunma Korkma belki fiyatlar düşmez! 20 Nisan 2024 | 788 Okunma Kim iş yapmaya geldi kim yemeye görelim 19 Nisan 2024 | 2.188 Okunma Vay be tuvalet kâğıdı bile var! 17 Nisan 2024 | 1.606 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar