Hukuktan uzaklaşmadan

DARBE girişiminin ertesinde 77 bin kamu personeli açığa alınırken, 5 bin kişi de memuriyetten çıkarıldı. 19 bin kişi gözaltına alındı. Tutuklananların sayısı 11 bini geçiyor. Bunlar, bu...

DARBE girişiminin ertesinde 77 bin kamu personeli açığa alınırken, 5 bin kişi de memuriyetten çıkarıldı.

19 bin kişi gözaltına alındı. Tutuklananların sayısı 11 bini geçiyor.

Bunlar, bu haftanın başındaki rakamlardı. Şu anda sayı kaça ulaştı bilebilmek o kadar kolay değil. Sadece dün yeni bir kararname ile Emniyet’ten 2 bin 360, TSK’dan 112 personel memuriyetten çıkarıldı.

Bu iş sona erdiğinde, ki ne zaman biteceği de belli değil gibi görünüyor, sayının 100 bini geçeceğini şimdiden söyleyebiliriz.

Bunların ne kadarı FETÖ’nün karar mekanizmalarında yer aldı, ne kadarı örgütün yöneticisi konumundaydı, ne kadarı sadece sempatizan ya da alt dereceli örgüt üyesiydi?

Bunu ancak iddianameler yazılıp davalar açılınca öğrenebileceğiz.

Her gün tutuklanan ya da memuriyetten çıkarılan, açığa alınanların yakınlarından e-postalar alıyorum.

Sadece bana değil, hemen her köşe yazarına gönderiliyor. Bazıları günde üç-dört kez aynı e-postayı tekrarlıyor.

Bunların ortak noktası haksızlığa maruz kaldıkları iddiası.

Yakınlarının Fetullahçı olamayacağından, vatan sevgisinden filan söz eden mektuplar.

Hangisi doğru söylüyor, hangisi yalan söylüyor, sadece mektupları okuyarak anlayabilmek elbette mümkün değil.

Ama yine de insanın içine bir kurt düşüyor: Kurunun yanında yaşların da yanıyor olma ihtimali, bizim adalet sistemimiz söz konusuysa ihmal edilmemesi gereken bir gerçek.

Zaten Fetullahçılarla hiç ilgisi olmayan bazı sanatçıların ve öğretim üyelerinin de bu vesileyle tasfiyeye tabi tutulduklarını da biliyoruz.

Darbecileri, darbeye kalkışan çetenin üyelerini yargılamak ve cezalandırmak kimsenin itiraz edebileceği bir şey değil.

Bu yapılırken bir mağduriyet görüntüsü yaratmaktan kaçınmak, bu çetenin yurtdışındaki propagandalarına malzeme üretmemek için aşırı dikkat gerekiyor.

Suç ve cezanın kişisel olduğunu, kanunsuz suç ve ceza olamayacağını, herkesin adil yargılanma hakkına sahip olduğunu, savunma hakkının kutsal olduğunu ve masumiyet karinesini unutmamak gerekiyor.

Bu çetenin böylesine güçlenmesini sağlayan zemin, geçmişte Türkiye’nin bir hukuk devleti olması gerektiği gerçeği ihmal edilerek yaratıldı.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Birisini kendinize kaç günde âşık edebilirsiniz? 16 Eylül 2018 | 2.494 Okunma Aşk olmaz ise Mualla! 09 Eylül 2018 | 2.238 Okunma Bodrum Belediye Başkanı’ndan gürültü sorununa büyük çözüm Eve gitme tarihlerine sınırlama! 02 Eylül 2018 | 2.162 Okunma Evlilik hesaba kitaba gelir mi? 26 Ağustos 2018 | 4.238 Okunma Üst aklın hıyanet merkezine girdim! 19 Ağustos 2018 | 507 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar