Yılanların öcü

Bu ülkede kalabalıkların içine düştüğü kör bir kuyu var...Delinin biri bu kör kuyuya taş atmaya görsün, kırk akıllı çıkartamıyor.Kimse kendi işinin delisi değil...

Bu ülkede kalabalıkların içine düştüğü kör bir kuyu var...
Delinin biri bu kör kuyuya taş atmaya görsün, kırk akıllı çıkartamıyor.
Kimse kendi işinin delisi değil, başkasının işini yapmaya ya da başkasına veli olmaya bayılıyor...


Herkes biraz gazeteci, biraz yazar, biraz fotoğrafçı, biraz siyasetçi, biraz futbolcu, biraz şarkıcı vs.
Sosyal medya tribününde ise herkes maskeli bir yorumcu...
Kendini beğenmişler topluluğunun adresi haline gelen sosyal medyayı kendini ifade etme biçimi olmaktan çıkartmış, tehdit, hakaret ve propaganda arenasına dönüştürebilmeyi başarabilmişiz.
***
Yazar, yanlış ya da doğru bulduğu bir konuyu, bir uygulamayı kendi düşünce perspektifinden veya farklı bir pencereden kaleme alabilir.
Kolay ulaşabilmenin rahatlığına sığınarak, bakıyoruz ki yüzlerce hakaret, tehdit içeren mail gelmiş posta kutusuna.
Kimi destan yazmış, kimi övgüler dizmiş, kimileri de laf sokuşturmanın ve bizi bir yerlere sıkıştırmanın derdine düşmüş...
Ve birçoğu da üst akıl pozisyonuna kendini oturtmuş, yüreğin yetiyorsa şunu da yaz, bunu da yaz diye!
Demek ki Nâzım, Necip Fazıl, Tolstoy sağ olsaydı; bugünkü nesil onlara da “Yüreğin varsa şunu da yaz bunu da yaz” diyebilirdi.
Cuma günkü yazımızda Amerikalı, meşhur edilen savcı Bharara’nın küresel huzursuzluk diye yeni bir suç çeşidi bulduğunu, ülkesindeki bir delinin ve şebekesinin Türkiye’nin huzurunu bozduğunu, dürüst ise bunun için de bir dava açması gerektiğini yazmıştım...
Ve bin yıldan beri aynı düşmanla savaştığımızı ve bin yıldan beri de aynı düşmanla barışmaya çalıştığımızı söylüyorum, ama bazı okuyucularımız olayları başka yere çekmekte ustalaşmış...
***
Deli Dumrul gibi her şeyi yazmamızı, söylememizi bizden bekleyenlere diyoruz ki Ergenekon, Balyoz, Şike gibi ne kadar operasyon yapıldıysa hepsine karşı çıkan yazılarım, TV programlarım arşivlerdedir...
Hepsinin kapalı kapılar arkasında kurgulanan bir operasyon olduğunu, bugün çoğunun firar ettiği, birçoğunun da mahkûm olduğu hakim ve savcılar için de kendilerini ilahlaştırmaya çalıştıklarını söyledim, yazdım!
“Adalet istiyoruz” dedikçe birileri de o dönemlerde bizi ısrarla Ergenekon, Balyoz çuvalına koymaya çalıştı ama galiba işlerine gelmedi.
Biz yanlış diye direndiğimiz dönemde de hemen herkes bizi bir yerlere sıkıştırmaya çalıştı.
Ve o çalışanlar her akşam ekranlarda tellallar gibi bağırıp çağırmaktaydı... Ne oldu o tipitiplere? Bir kısmı kaçtı, bir kısmı hâlâ ekranlarda cırcır böceği gibi ötmeye devam ediyor.
Yılanların gömlek değiştirdiği gibi; fikirleri, söylemleri, yazdıkları sürekli değişiyor. Bu ülkede birilerine bedel ödetiliyorsa, Amerika’ya gidip FETÖ ile bir kare resim çektiren işadamı, sporcu, sanatçı, akademisyen, gazeteci, yazar ve siyasetçilerin de hemen hepsi hesap vermeli ve bedelini ödemelidir diyorum.
Bugün devletin her kurumundan, bakanlığından, adliyesinden, basınından, Silahlı Kuvvetleri’nden, polisinden binlerce örgüt mensubu tasfiye ediliyorsa -ki edilmesinden yanayım- bunları da leylekler buralara yerleştirmediğine göre, diyoruz ki herkesten hesap sorulmalı...
***
Amerikalı kahraman savcı diye geçinen adam ülkesinin menfaatini koruyor... İran’a konulan ambargoyu Dubai’deki Amerikalı ve Batılı akredite şirketler deliyordu ve milyarlarca dolar kazanıyorlardı.
Türkiye bu ambargoyu delip İran ile işbirliği yapınca, Türkiye para kazanınca, ABD nükleer bahanesiyle İran’ın tepesine bindi.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Yarından sonra 31 Ekim 2022 | 157 Okunma Hiç ışık yok 29 Ekim 2022 | 89 Okunma Derin yapılar 26 Ekim 2022 | 220 Okunma Çalkantılı geçmiş 24 Ekim 2022 | 165 Okunma Yol haritaları 22 Ekim 2022 | 113 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar