Suomi’ler!

Finlandi-ya’nın başkenti Helsinki’deydik geçen hafta... 5.5 milyonluk nüfuslu, düzgün iklimi, ekonomisi bulunmayan Finler kendilerine Suomi diyor. Bataklık arazi anlamına gelir. Ülke gerçekten de yoksuldur. İsveç ve...

Finlandi-ya’nın başkenti Helsinki’deydik geçen hafta...

5.5 milyonluk nüfuslu, düzgün iklimi, ekonomisi bulunmayan Finler kendilerine Suomi diyor. Bataklık arazi anlamına gelir.


Ülke gerçekten de yoksuldur.

İsveç ve Rusya bu ülkeyi sırayla işgal etmiştir.

Finliler nihayetinde Rusları tercih etmiştir. 1809 yılından itibaren Rus egemenliği altında yaşayan Finliler 1917 yılında bağımsızlığına kavuşur.

Ve eski efendileri olan İsveçlilerle birlikte kültürlerini ve ülkelerini yeniden yaşatmaya çalışırlar.

“Esaret içinde bir bataklıklar ülkesi olmaktansa özgür bir beyaz zambaklar ülkesine dönüşmeliyiz” stratejisinin uzun bir yol hikâyesini anlayabilmek için Grigory Petrov’un Beyaz Zambaklar Ülkesi adlı eserini okumanız gerekiyor.

Snelman adlı kişinin toplumun tüm kesimleriyle birlikte fakir Finlandiya ülkesini eğitimle nasıl kalkındırdıklarını anlatıyor Petrov.

“En gelişmiş eğitim sistemi”ne sahip olmasıyla ünlenen Finlandiya’nın bu durumu eğitimi önemsemeyen ülkeler için büyük bir ders niteliğindedir.

*

“Rusya’daki halk yazarlarından olan Petrov fikirleri nedeniyle kiliseden kovulduktan sonra kendisini tamamen yazarlığa verdi; gazeteci ve hatip olarak kitleleri etkilemeyi sürdürdü” cümlesiyle tanıtılan Petrov, Bolşevik Devrimi gerçekleştiğinde ülkeden kaçmak zorunda kalmış.

Finlandiya ile ilgili birkaç çarpıcı not şöyle...

1850’lerde Moskova Devlet Tiyatrosu’nun ahşap temellerinin çürüdüğü fark edilir. Tiyatronun yıkılıp yeniden yapılması gündeme gelince mühendisler temele granit yerleştirirler. Böylece tarihi bina ayakta kalır.

İsveç hükümran-lığındayken en kötü memurların Finlandiya’ya gönderildiğine ve bunun da ilişkileri yozlaştırdığına dikkat çekilen eserde Petrov, “Bu memurlar kendilerine müracaat edenleri bekletir, halka bağırıp çağırırdı. Halk saatlerce bekledikten sonra işini yaptıramadan dağılırdı” der. “Kanunsuzluğun en büyük öğreticisi kimlerdir, bilir misiniz?” diye sorar ve yanıtlar: “Memurların ta kendisidir. Yasayı uygulamakla yükümlü olanlardır. Halka, yasalara itaat etmenin yollarını ve çarelerini memur öğretir.” Ona göre memurlar halkı eğitmeli, kendilerini yetiştiren topluma ahlaklı davranmalıdır.

Bir zamanların Türkiye’si sanki...

*

“Aydın olmak demek, modaya uygun elbise, şapka giymek ve kolalı gömlek giyinmek demek değildir. Aydın kesim, halkın beyni konumundadır. Halkımız sizi iyi bir eğitim aldıktan sonra yüksek bir gelir elde edesiniz, geceleri eğlenesiniz diye o konuma getirmemiştir. Böyle olanlar gerçek aydın olamazlar. Onlar yozlaşmışlardır” diyen Petrov şöyle devam eder: “Eğitim almış olanların tümü millî düşünceyi geliştirmeye, millî ruhu uyandırmaya, millî iradeyi güçlendirmeye mecburdur. Köylülere, işçilere, halkın alt kesimlerine nasıl daha iyi bir konuma

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Yarından sonra 31 Ekim 2022 | 157 Okunma Hiç ışık yok 29 Ekim 2022 | 89 Okunma Derin yapılar 26 Ekim 2022 | 220 Okunma Çalkantılı geçmiş 24 Ekim 2022 | 165 Okunma Yol haritaları 22 Ekim 2022 | 113 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar