Emperyalistlerin çözemediği soru

Nasıl olur da bizim karıştırdığımız, kaos çıkardığımız, tozu dumana kattığımız, altını üstüne getirdiğimiz bir ülke parçalanmaz? Nasıl olur da bize direnir, inatla bütünlüğünü korumayı hedefler? Akla, mantığa aykırı. Bizim yaptığımız matematiğe, çizdiğimiz planlara aykırı. Yaptığımız onca masrafı nasıl göz ardı edelim, harcadığımız emekleri nasıl yok sayalım? Vazgeçip üstüne bir bardak soğuk su mu içeceğiz? İmkânsız, geri dönemeyiz, taviz veremeyiz, vazgeçemeyiz. Tez vakitte parçalanmak zorunda.

https://w.soundcloud.com/player/?url=https%3A//api.soundcloud.com/trac

Nasıl olur da bizim karıştırdığımız, kaos çıkardığımız, tozu dumana kattığımız, altını üstüne getirdiğimiz bir ülke parçalanmaz?

Nasıl olur da bize direnir, inatla bütünlüğünü korumayı hedefler?

Akla, mantığa aykırı.

Bizim yaptığımız matematiğe, çizdiğimiz planlara aykırı.

Yaptığımız onca masrafı nasıl göz ardı edelim, harcadığımız emekleri nasıl yok sayalım?

Vazgeçip üstüne bir bardak soğuk su mu içeceğiz?

İmkânsız, geri dönemeyiz, taviz veremeyiz, vazgeçemeyiz.

Tez vakitte parçalanmak zorunda. En az üç, mümkün değilse iki parça olmalı.

Her yeri tanzim ettiğimiz gibi orayı da kafamıza göre şekillendirmek zorundayız.

İstikrar diye ayak diremeleri, toprak bütünlüğü diye tutturmaları anlaşılır gibi değil.

Kime güveniyor bunlar?

*

Aslında biliyorlar kime güvendiklerini.

Hiç tereddütsüz çok iyi biliyorlar.

Ama emperyalist kafası işte… Sormadan edemiyor.

Anlayamadıkları, kabul etmekte zorlandıkları, “güven duyulan”ın günden güne güçlenmesi, kararlı tavrı.

Ve günler, birbiri ardına gelip geçmekte.

Kim tutabilir geçen günleri, zamanı kim durdurabilir?


HAÇLI

Alnına haç çizerek kameraların karşısına çıkan kişi ABD Dışişleri Bakanı imiş.

İlk bakışta onu herhangi bir Amerikan vatandaşı sanmıştım.

Komedyen olabileceğini düşünmüştüm.

Fanatik, aşırı dinci bir komedyen.

Meğer yanlış intiba edinmişim, sadece ‘medyen’ imiş.

Tarihteki Medyen halkı gibi bozguncu.  


MEĞER Kİ SAAT DURMUŞ OLA

İstanbullu arkadaş, bir imaj çalışması kapsamında, yere kurulan bir sofraya oturmuş. Tek başına değil, yanında birileri var.

Bağdaş kuramadığı, iğreti oturduğu için eleştirenler oldu.

Aşk olsun… Bugün aramızda kaç kişi bağdaş kurabilir?

Herkes masaya alıştı. Yerde bağdaş kurup oturmak mesele artık.

Eleştirenler önce kendine baksın.

Fakat duvardaki saat yok mu? İşte o epeyce kafa karıştırıcı.

İftar vakti epeyce geçmiş ama sofrada her şey yerli yerinde duruyor. Hiç dokunulmamış. Sanki sırf dekor maksatlı oraya konulmuş bütün yiygiler.

Yine de iyi niyetle bakmak mümkün.

Meğer ki saat durmuş ola.

*

Biz de ister istemez Özay Gönlüm’den bir Denizli türküsünü hatırladık.

“Sarı çizme giyelim / Bizim dama girelim / Annen buben duyarsa / Tay boşanmış diyelim…”

Duruma uyarlarsak, şöyle demek gerekir:

“Yere sofra kuralım / Etrafında duralım / Saat soran olursa / Yay boşanmış diyelim…”

*

Malûm, yayda sıkıntı olursa saat durur.

Gerçi pilli saatlerde yay yok. Dijital çağdayız. Belki pili bitmiştir.

Neyse, biten pil saatinki olsun.

Velhasıl işin aslı türküdeki gibi:

“Hop diri diri dat diri diri diri dom…”


ORUÇ MUSUN?

Sokakta bir genç, arkadaşına sordu: “Oruç musun?” Öteki “Evet” dedi.

E, ne var ki bunda? Hiç, ne olsun.

Cenabı Allah kabul etsin.

“Oruç musun?” sorusu ilginç geldi sadece. Kimse “Namaz mısın?” veya “Zekât mısın?” diye sormaz ama “Oruç musun?” sorusu yadırganmaz.

İnsan, oruçla bu kadar bütünleşiyor demek.

“Ben sen oldum, sen de ben ol” demiş olsa gerek taraflardan biri.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Hayale sınır yok 14 Mart 2025 | 69 Okunma Emperyalistlerin çözemediği soru 11 Mart 2025 | 160 Okunma En büyük tehlike: Aptallar 07 Mart 2025 | 154 Okunma Zorba Tramp’tan lider çıkmaz 04 Mart 2025 | 83 Okunma Dünyanın en büyük emlâk ofisi 28 Şubat 2025 | 115 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar