Ne müşteriler var abicim, bir görsen…

İndirim marketlerinin sayısı hızla artıyor. Gösterişli, şık düzenlenmiş reyonlardan ziyade, vatandaş ekonomik olan marketleri seçince, bu artış kaçınılmaz. Geçen gün bir marketteki kasiyer...

İndirim marketlerinin sayısı hızla artıyor. Gösterişli, şık düzenlenmiş reyonlardan ziyade, vatandaş ekonomik olan marketleri seçince, bu artış kaçınılmaz.

Geçen gün bir marketteki kasiyer, önümdeki müşteriye dert yanıyordu.

“Ah abicim, neler görüyoruz. Dün bir müşteri geldi. Elinde bir kutu diş macunu. Kutusunu açmış, tüpün kapağını çeviriyor. Ne yapıyorsun demeye kalmadan, kadın sol avucunun tam şurasına (kendi avucunun Trakya bölgesini göstererek) biraz sıktı. Parayı vermesini bekliyorum, kutuyu alıp okuttum. Ben bunu almıycam demez mi?”

İçerisinin sâkin olduğu bir vakitteyiz.

Sohbete fırsat var.

Gerçi öyle bir anlatıyor ki, çok kalabalık olsa bile, herkesin kulak kesileceği türden bir hadise.

“Eee?”

“Esi, dedim ablacım açmışsın kutuyu, eline sıkmışsın, ne demek almayacağım? Bunun ücretini almak zorundayım. Kasaya da okuttum.”

Hikâye son derece câzip.

Alışveriş durdu.

Hep beraber kasiyerin anlattığını dinliyoruz.

“Dedi ki param yok. Ayın 19’unda maaşı çekeceğim. Sen bunu kenara ayır, o zaman gelip öderim. Merak etme.”

“Allah, Allah…”

“He valla abicim, ben de öyle dedim aynen. O zaman niye macunu sıktın eline?

“Denemek için dedi. Eve gidip deneyeceğim, memnun kalırsam, alacağım.”

BİR TANE ŞEKER NE Kİ?

Bu tarz marketler son yıllarda çoğaldı.

Bir de köklü kuruluşlar var.

Yüz yılı, yüz elli yılı devirenler.

Onların müşteriye karşı daha makul ve sıcak davrandıkları tahmin edilir.

Çoğunlukla da öyledir.

Fakat bazen, hiç beklenmedik tavırlarla da karşılaşılabiliyor.

*

Kuruluş tarihi 1807 yılına uzanan (daha doğrusu o tarihten bugüne uzanan) Şekerci Cafer Erol’da bir tezgâhtarın yaptığına inanmak çok zor.

Müşteri 250 gram badem şekeri istemiş.

Tezgâhın arkasındaki tartarken, müşterinin gözü farklı bir şekere takılmış.

“Şu nasıl? Ondan bir tane alıp tadına bakabilir miyim?”

Tezgâhtar bir tane şeker vermeyi kabul etmemiş.

“Veremem, olmaz.”

*

Nedir ki bir tane şeker?

Kaç gramdır, kaç kuruştur?

Böyle bir durumda müşterinin yapması gereken, hiç tartışmaya girmeden “Peki o zaman” deyip, tartılan 250 gramlık bademi de almadan çıkıp gitmek.

Hayır, öyle yapmamış.

Tadına bakmadığından da bir o kadar miktar tarttırıp parasını ödemiş, çıkmış gitmiş.

İŞİN DOĞRUSU ŞÖYLE

Geçen hafta çay fiyatına zam yapmamak için direnen çay ocağı sahibi Ozan’dan söz etmiştik.

Çevredekiler çoktan çay fiyatını bir buçuk liraya, iki liraya çıkarmışlar, hatta iki iki buçuk liradan satanlar bile var.

Fakat Ozan epeyce direndi. Sonunda 25 kuruş yükseltti.

Komşuları, müşterileri memnun. Bir buçuk lira yapsa da kimse itiraz etmeyecek.

Sebebini sorunca, bir defada yüzde elli artış insafsızlık olur demişti.

Biz de onu takdir ederken, burada CHP’li olduğunu belirtmek zorunda hissetmiştik kendimizi.

Meğer yanlış biliyormuşum.

“Ben CHP’li değilim ki” dedi.

Aklımda öyle kalmış.

Peki neden? Durup dururken mi? Değil elbette.

Vaktiyle babasının bir arkadaşı, onun haberi olmaksızın üye kaydettirmiş.

Ben orada kalmışım.

Sonrasındaki gelişmeler hakkında bilgim yoktu.

Haberi olur olmaz hemen gidip kaydını sildirmiş. Bunu da belirtmek bir mecburiyet benim için.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Vah zavallı İsrail 16 Nisan 2024 | 166 Okunma İyi ki o dönem televizyon yokmuş 12 Nisan 2024 | 87 Okunma Hazırlıklı olsunlar 09 Nisan 2024 | 256 Okunma Kibir hastalığının kaynağı ve birlik konusu 05 Nisan 2024 | 155 Okunma Bu seçimin kaybedeni yok ama kazanamayanı var 02 Nisan 2024 | 572 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar