Caz’la hayatı ya yaşarsınız ya da yaşarsınız…
Yirminci yüzyılın önemli romancılarından Hermann Hesse, Bozkırkurdu kitabının baş karakteri Harry Haller’in ağzından caz müziği ile ilgili şu cümleleri söylüyor: “Bir dans lokali önünden...
Yirminci yüzyılın önemli romancılarından Hermann Hesse, Bozkırkurdu kitabının baş karakteri Harry Haller’in ağzından caz müziği ile ilgili şu cümleleri söylüyor: “Bir dans lokali önünden geçerken coşkulu bir caz müziği, pişmemiş bir etin buğusu gibi sıcak ve çiğ, yankılandı bana doğru... Şen ve hoyrat yabanıllığıyla beni de içgüdü dünyamın derinliklerinden yakalamıştı bu müzik ve nahif, haysiyetli bir şehvetle soluyup duruyordu... Müziğin lirizm taşan bir yarısı aşırı içli ve ağdalıydı; içinden duygusallık damlıyordu. Öbür yarısına gelince, vahşi, kaprisli ve güçlüydü; ne var ki her iki yarı, nahif ve barışçıl bir arada yürüyor, bir bütün oluşturuyordu.”
Caz dinlemenin nasıl bir şey olduğunu tarif etmemi isteseler herhalde şöyle bir cümle kurmaya çalışırdım… Özellikle de Chet Baker dinlerken, bütün ışıkları kapatıp özgürlüğe koşmak gibi bir şeydir… Çünkü caz dinlerken, insanın yüreğinde somut ama tarifi olmayan bir özgürlük hissi doğar.