Milli Eğitim ve kitaplar

İlk dönem tahsilimi yaptığım küçük şehrimizde nefes alıp verdiğim mekânlardan biri de kitapçılardı. İki sivil, bir resmi kitapçım vardı. Konuyu açayım. Sivil dediğim, iki...

İlk dönem tahsilimi yaptığım küçük şehrimizde nefes alıp verdiğim mekânlardan biri de kitapçılardı. İki sivil, bir resmi kitapçım vardı. Konuyu açayım. Sivil dediğim, iki vatandaşın açtığı kitapçı dükkânlarıydı. Resmisi ise hem Milli Eğitim Bakanlığı hem de Kültür Bakanlığı'nın bütün yayınlarını bulunduran Milli Eğitim Bakanlığı Kitap Satış Bürosu'ydu. Üçüne de  uğrar, üç dükkândan da alışveriş yapardım. Doğrusu resmi kitapçımıza daha rahat, korkusuz girerdim. Çünkü kitaplar çok ucuzdu ve kitap almadan da pek çıkmazdım. Üstelik çok geniş bir vitrini vardı. Sergilenen yeni kitapları burada görür, içeri girdiğimde de alır incelerdim. Şehrimizde kitap meraklısı çocuklar azdı, okul ödevi için kitaba mecbur kalanlar genelde halk kütüphanesine gider, oradan dilediği kitabı ücretsiz okurdu. Ama ben kitabı edinip okumak, sayfalarına not düşüp satırlarının altını çizmek isterdim.

         Ömer Seyfeddin kitaplarını, Batı ve Doğu klasiklerini, Türk edebiyatının seçkin yazarlarının kitaplarını o resmi kitapçımızdan almıştım. Çok büyük olmasa da o bereketli dükkân her gidişimde yeni bir kitaba rastlayacağım, sevinci ve heyecanını hissederdim. Artık kitapçı memur amca ile de samimi olmuştuk. Ben kitapla buluşmanın bahtiyarlığını yaşarken, o büyük ihtimalle diğer çocukların dükkândan hiç içeri girmemelerinin derin ve büyük hüznünü yaşıyordu.

         Çocukluk,  delikanlılık bitti, üniversite yılları gelip çattı. Ama memlekete her                                   gidişimde o kitapçıya uğradım, yine kitap aldım, ama bu sefer yeğenlere hediye etmek niyetiyle. Çünkü neredeyse raflardaki kitapların tamamı bende var. En büyük korkum, bir gün gittiğimde o kitabevini yerinde görememek. Hiç bir kitabevi kapanmamalı, hele resmi kitap dükkânları asla! Çünkü harçlığı az olan çocukların bile sığındığı ve kitap edindiği biricik mekânlardır oraları.

         Ercan Şen'in Yayın Yönetmeni, Hakkı Uslu'nun da Yayın Koordinatörü olduğu Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları'ndan yeni çıkan kitaplardan şimdilik muhtasar bahsedeceğim ama ileride bu eserleri teferruatlı bir şekilde tanıtmayı düşünüyorum. İlk kitap Divan Şiirinden Seçmeler. Hazırlayan Prof. Dr. M. A. Yekta Saraç. Divan edebiyatının edebî zevkini ilk başta almak isteyenler için iyi bir kaynak. Millî Mücadele Yazıları, Ahmet Talât Onay'ın eseri. Hazırlayanlar Cemal Kurnaz ve Şefika Kurnaz. Memleket meseleleriyle yakından alakadar olan cesur ve vatansever bir aydının Milli Mücadeleyi destekleyen seçkin yazıları bir araya getirilmiş. Mesnevi'den Seçmeler Derya Örs'in hazırladığı kitap. Mevlâna Celâleddin Hazretlerinin yüzyıllardır okunan Mesnevi'sinden yapılan bu seçme metinler, öğrenci, öğretmen ve diğer okuyucular için bu muhteşem eser, âdeta bir girizgah. Yalnız Efe ve Diğer Hikâyeler, Prof. Dr. Ersin Özarslan'ın hazırladığı kıymetli bir eser. Ön Söz'den sonra Ömer Seyfeddin'in hayat hikâyesi, mizacı, edebî hayatı ve şahsiyeti ele alınmış. Kaynaklardan sonra büyük edibimizden seçilmiş 23 hikâye. Eser kaynakça ile tamamlanıyor. Azerbaycan Folklorundan Masal Örnekleri'nin yer aldığı Azerbaycan'dan Masallar kitabını R. Seyfi Yurdakul titizlikle hazırlamış. Kardeş ülkenin masallarını sevgiyle okuyoruz. Manas Destanı Abdülkadir İnan'ın mütercimi olduğu bir eser. İsmail Sabah'ın hazırladığı Çanakkale'nin Şehit Kalemleri mühim bir eser. Çanakkale Muharebelerinin eğitim sistemimize etkileri ele alınıyor. Bu kitabın arka kapağında Mehmet Emin Yurdakul'un kaleme aldığı satırlar, tazeliğini ve güncelliğini hâlâ koruyor. Şöyle diyor şairimiz: “Çanakkale Zaferi bir iki sene sonra hemen unutulabilecek bir olay değildir. Gençlik, daima ondan fedakârlık dersi alacak, o dersin ruhlarına aşılayacağı coşku ve gayretle gerektiği zaman düşman karşısında kan ve kemikten siperler yapmasını bilecek, her zamanda milletinin medeniyet için gelişmeye katkıda bulunması aşkını kalbinde duyacaktır.” Bu satırlar 15 Temmuz Destanı için de çok uygun. Demek ki ruh çalkantıları ve heyecanları her zaman aynı.

        

 

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sanat Her Derde Devadır 02 Eylül 2018 | 3.534 Okunma M. Zeki Akdağ 01 Eylül 2018 | 167 Okunma Sevinç Çokum 29 Ağustos 2018 | 3.568 Okunma Anadolu’daki ilk büyük destanımız 26 Ağustos 2018 | 5.707 Okunma Haldun Taner 25 Ağustos 2018 | 198 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar