Bizim Aile

Toplumu ayakta tutan direklerden biri aile. Tüm çözülme iddialarına rağmen Türkiye’de ailenin sağlam temeller üzerinde oturduğu bir gerçek. Meselâ bir kaç gün önce sonsuzluğa uğurlanan büyük...

Toplumu ayakta tutan direklerden biri aile. Tüm çözülme iddialarına rağmen Türkiye’de ailenin sağlam temeller üzerinde oturduğu bir gerçek. Meselâ bir kaç gün önce sonsuzluğa uğurlanan büyük sinema ve tiyatro sanatkârı merhum Münir Özkul “Bizim Aile” filminde ideal bir baba, örnek bir aile reisiydi. Şefkat kanatları, çocuklarının üstündeydi. Sadık Şendil’in senaryosundan Ergin Orbey’in yönettiği filmi sanırım Türkiye’de seyretmeyen yok. Tek kelime ile sevgi filmidir Bizim Aile. Ve ne acı bir tecellidir ki, Münir Özkul’un toprağa verildiği günün ertesi akşamında, Sadık Şendil’in eseri için Harbiye Şehir Tiyatrosu’nda coşkulu bir gala yapılıyordu.

Ölümsüzleşen ‘Mahmut Hoca’ ve “Yaşar Usta” tipleriyle zihinlerde ve gönüllerde yer alan Münir Özkul ile 1986 yılında uzun bir röportaj yapmıştım. Usta sanatkâr, Türkiye gazetesinde yayımlanan o mülakatta ilgi çekici açıklamalarda bulunmuştu. Üç gün süren konuşma, ilgiyle takip edilmiş, sanatçımızın bilhassa inanç ve tasavvufla ilgili görüşleri yankı uyandırmıştı.

Önce Şehir Tiyatroları’ndan bahsetmem gerek. Son yıllarda büyük bir atağa geçen ve “Yerlilik asalettir. Yerel olmadan evrensel olunmaz” düşüncesiyle büyük takdir toplayan Şehir Tiyatroları’nın sahnelenen eserleri, tiyatrosever halkımız tarafından büyük ilgiyle karşılaşıyor. Vatandaşlarımız artık neredeyse bilet bulamaz hâle gelmiş bulunuyor. Bu üstün başarıda şüphesiz Genel Sanat Yönetmeni Süha Uygur ve Tiyatro Müdürü Salih Efiloğlu’nun çok büyük rolleri var. Ancak kurumlarda başarının ekip tarafından sağlandığına inanıyorum. Zafer, oyuncusundan yönetmenine, tiyatro yazarından set işçisine kadar bu oyunlarda az-çok rol alan, sahneye katkıda bulunan herkesinindir. Elbette, sevk ve idarede orkestra şefi gibi titiz idarecilerin rolü çok önemlidir.

Aziz Sarvan’ın yönettiği “Bizim Aile”yi seyrettik. Galaya katılım oranı çok yüksekti. Bir çok kişi zor yer buldu, ayakta kalanlar oldu. Birinci bölümde seyirci alkışlarıyla puan vermişti. Duygu yüklü eserde “Melek Hanım” rolündeki Funda Postacı ile “Yaşar Usta” rolünü üstlenen Nevzat Çankara çok başarılıydı. Tabii çocukları da rollerinin hakkını verdi. İkisi de dul olan Melek Hanım’la Yaşar Usta’nın evlenmeye karar verişleri, başta her iki ailede yadırganır, ama çocuklar geçen zaman içinde yeni ev ortamına ve kalabalığa çabuk alışır. Çekilen sıkıntıların ardından yeni evlilikler aileye hareketlilik getirir.

Anlatılan, Anadolu insanımız ve ortalama yaşayış tarzımız. Sevgi üzerine kurulu bulunan iki perdelik oyun, seyirciyi alıp götürüyor. Hüzün, sevinç, keder, umut bir arada. Âdeta bütün insani hâlleri görüyor ve yaşıyoruz. Zira anlatılan bu hikâyeye esasında aşinayız. Az çok bazı evlerde yaşananlar gözümüzün önüne geliyor. Gençlerin heyecanı, umutları ve sevgileri, anneyle babalarına bağlılıkları, ailenin bütün sallantılara rağmen ayakta dik durmasını sağlıyor. Zoru başaranlar, ailenin bütün bireyleri. Yönetmenimiz, “Üsküdar’da doğdum ben sevgiyle. Kocaman bir aileydik, çok kalabalık yaşadık bizim evde. Anne, baba, anneanne, dede, dayılar, yengeler, damatlar, ablalar, kardeşler, teyzeler. Yani alışığım’Bizim Aile’nin trafiğine. Sevginin gücünü ve aile değerlerini anlatır ‘Bizim Aile” diyor.

Oyunda Melek Hanım’ın üç, Yaşar Usta’nın dört çocuğu vardır. Yani toplam yedi çocuk anne ve babalarıyla bir arada yaşamaya başlarlar. Daha önce eşlerini yitiren Melek Hanım ve Yaşar Usta, zoru denerler ve başarılı olurlar. Önlerine çıkan engelleri elbirliğiyle aşarlar. Anadolu’da böyle ‘pederşahi aile’ler çoktur. Biz de yedi kardeştik. Anne ve baba ile dokuz kişiydik. Bir de yengelerimiz ve yeğenlerimiz vardı. Bir evde yaklaşık 15-20 kişi! O kalabalık evde sevgiyle yaşarken zorluklara göğüs geriyor, sıkıntılara rağmen tevekkül etmesini biliyorduk. Azla yetiniyor, hâlimizden şikâyet etmiyorduk. Mutluyduk.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sanat Her Derde Devadır 02 Eylül 2018 | 3.534 Okunma M. Zeki Akdağ 01 Eylül 2018 | 167 Okunma Sevinç Çokum 29 Ağustos 2018 | 3.568 Okunma Anadolu’daki ilk büyük destanımız 26 Ağustos 2018 | 5.707 Okunma Haldun Taner 25 Ağustos 2018 | 198 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar